15 Aralık 2009 Salı

Tony Blair

Anthony Charles Lynton Blair, 1953 doğumlu, İngiltere Başbakanı. Politik filozofisini "modern sosyal demokrasi" ve "üçüncü bir yol" olarak nitelendiren Blair, İşçi Partisi’ni seçimlerde 3 dönem üstüste birinci parti yaptı. Ancak dış politikada, özellikle Irak Savaşı sırasında Amerika’yı desteklemesi, bazı kesimlerden tepki toplamasına yol açtı.

Tony Blair, 6 Mayıs 1953’te Edinburgh, İngiltere’de dünyaya geldi. Çocukluğunun büyük bir kısmını Durham’da geçirdi. Annesi Hazel Blair idi ve babası Leo Blair bir avukat ve öğretmendi. William Blair isimli bir ağabeyi ve Sarah Blair adında bir kız kardeşi vardı. 14 yaşındayken Durham’dan Edinburgh’e eğitimini tamamlamak üzere döndü, Fettes College’da okudu. Lisans derecesini Oxford Üniversitesi hukuk bölümünden aldı, ve o da babası gibi avukat olmak üzere yoluna devam etti.

Bir politikacı olarak 1975’te İşçi Partisi’ne üye olan Blair, 1983 seçimlerinde partisi başarılı olamasa da, genel seçimlerde bir koltuk sahibi olmayı başardı. Bu tarihten sonra kariyerinde hızlı bir dönemece giren Başbakan, 1984’te Hazine’de görev almak üzere terfi edildi. Ticaret ve endüstri sözcüsü olarak görev yaptı. 1988’de Bakanlar Kurulu’na seçildi ve enerji alanında devlet sekreteri oldu.

1992’deki seçimlerin ardından, İşçi Partisi’nin yeni lideri John Smith, Blair’ı sekreter olarak atadı. Ancak 1994’te Smith’in ani ölümünün ardından Blair, partinin çoğunluğunun kararı ile parti başkanı oldu. Liderliğinin hemen ardından, öncelikle İşçi Partisi’nin modernizasyonuyla ilgilenmeye başladı. Zafere ulaşabilmek için partiyi politik bir merkeze doğru kaydırmak istiyordu.

İşçi Partisi, 18 yıl muhalefette kaldıktan sonra, 1997 genel seçimerinden birinci parti olarak çıktı. Henüz 43 yaşında Başbakan olan Tony Blair, 1812’de Başbakan olan Lord Liverpool’un ardından "en genç başbakan" ünvanını taşıyan ikinci isim oldu.

Yeni hükümet, Blair’ın liderliğinde anayasal değişikliğe gitti, İskoçya ve Galler’de "yetki verme" tartışmasını sonuçlandırmak üzere referanduma gitti. Bunun dışında devletin öncelikli kounları olan eğitim ve sağlık alanlarına 42 milyar Euro’luk bir yatırım kaynağı ayırdı. 2001 yılı seçimlerinde Blair tekrar Başbakan seçildi. Görevinin bu ikinci dönemine genel anlamda dış politika ağır bastı. Bu dönemin en önemli olayları 11 Eylül saldırıları ve Irak Savaşı oldu. Politikacının bu dönem boyunca Amerikan dış politikasına açıkça destek verdiği görüldü. 2001 Afganistan ve 2003 Irak saldırılarına yanıtları, bu durumun en açık kanıtı oldu. Bu yüzden sadece İngiltere’den değil, tüm dünyada bazı kesimlerden ağır eleştiriler aldı.

Mayıs 2005’te yapılan seçimler sonucunda, Blair üçüncü dönem de Başbakan olarak seçildi. Yaptığı konuşmada bu dönem onun için en önemli konunun "saygı" olacağını söyledi. Okullarda, topluluklarda, köylerde, kasaba ve şehirlerde saygıyı geri getirmek istiyordu. Başbakan, 7 Eylül 2006’da yaptığı açıklamada 1 yıl içinde Başbakanlık koltuğunu başkasına devredeceğini açıkladı. Bu dönem boyunca da Blair ağır eleştiriler aldı. Bu eleştiriler politikacının dürüst olmadığını, otoriter olduğunu savunuyor, George W. Bush’un Orta Doğu politikalarına katıldığı için, özellikle 2006 İsrail-Lübnan ve İsrail-Filistin çatışmalarında onun yanında olduğu için hatalı olduğunu söylüyordu.

Blair, 1980’de bir avukat olan Cherie Booth QC ile evlendi. Dört çocukları bulunuyor. Başbakan’ın görev sırasında sağladığı en önemli gelişmelerden bazıları şunlar; sağlık ve eğitime ayrılan bütçenin artması, bu alanlarda pazar bazlı reformların yapılması, minimum ücret kavramını sunması, İskoçya ve Galler’e yetki devri için anayasal değişikliğe gidilmesi ve Kuzey İrlanda ile barış için ortaya çıkan gelişmeler. Politikacının takma adı "Bambi". Kardeşi William James Lynton Blair QC, 1991’den beri IMF ve Dünya Bankası’nın danışmanlığını üstleniyor. Çocuklarıyla vakit geçirmekten, Pazar günleri kilise ziyareti sonrası yüzmeye gitmekten zevk alıyor. Boş zamanlarında ise edebi klasikleri ve biyografiler okuyor, gitar çalıyor ve tenis oynuyor.

Tassos Papadopoulos

Tassos Papadopoulos, 1934 doğumlu siyasetçi. 28 Şubat 2003'den bu yana Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin 5. Başbakanı ve DİKO'nun (Dimokratikon Komma Demokratik Parti) başkanı.


Tassos Nikolaou Papadopoulos, 7 Ocak 1934'te Lefkoşa'da doğdu. 19552te Londra'da aldığı hukuk eğitiminin (Gray's Inn Avukatlık) ardından adaya dönen Papadopoulos, Lefkoşa'da EOKA'nın (Grivas tarafından kurulan Kıbrıs Mücadelesi Ulusal Örgütü - Etniki Organosi Kipriaku Agonos) gençlik kollarında ve PEKA'da (EOKA'nın politik bölümü, Papadopoulos sonradan genel başkanı olmuştur) aktif rol aldı.

Papadopoulos, 1959 Londra Konferansı'na katılan ve Londra ile Zürih antlaşmalarını reddeden iki Rum delegeden biriydi (Diğer delege ise AKEL - Çalışan Halkın İlerici Partisi - Anorthotikon Kommo tu Ergazomenu Lau - üyesiydi).

13 Aralık 1959 seçimlerinden sonra kurulan Ortaklık Cumhuriyeti hükümetinde Çalışma Bakanlığı'na getirilen Papadopoulos, 1959-1970 yılları arasında Makarios hükümetlerinde çeşitli bakanlık görevleri üstlendi: 1959-1960 yılları arasında İçişleri Bakanlığı, 1960-1961 yılları arasında Maliye Bakanlığı, 1960-1970 yılları arasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (Diğer görevi ile birlikte) ve 1967-1969 yılları arasında Tarım Bakanlığı yaptı.

Papadopoulos, 1976 yılında da Rum Temsilciler Meclisi Başkanlığı'na seçildi ve Glafcos Clerides Hükümeti'nde Temmuz 1978'e kadar bu görevinin yanında, Güney Kıbrıs'ın toplumlararası görüşmelerde ilk danışmanı olarak görüşmecilik görevi yürüttü. Kıbrıs Rum Kesimi2ni Uluslararası Emek Organizasyonu'nun (ILO - International Labour Organisation) yıllık kongreleri başta olmak üzere, birçok uluslar arası konferansta temsil eden Papadopoulos, aynı zamanda Güney Kıbrıs'ın Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi ile olan ilişkilerinde etkin rol oynadı.

Papadopoulos 12 Kasım 1980'de Merkez Birliği Partisi'ni kurdu, ancak bu parti uzun ömürlü olmadı. Papadopoulos 1991'de yeniden milletvekili seçildi ve 7 Ekim 2000'de Spyros Kyprianou'nun ölümünden sonra Demokratik Birlik Partisi'nin başına geçti. Ulusal Konsey, Bütçe ve Mali İşler Komitesi ve Seçim Komitesi üyeliğinin yanı sıra Avrupa İşleri Daimi Parlamenter Komitesi Başkanlığı da yapan Papadopoulos, rakipleri Klerides'in oyların yüzde 38.77'sini, Alekos Markides'in yüzde 6.61'ini, Yeni Ufuklar Partisi (NEO) Başkanı Nikos Kutsu'nun ise yüzde 2.11'ini aldığı, 16 Şubat 2003'teki seçimlerde yüzde 51.51 oy toplayarak Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin beşinci başbakanı oldu.

Kıbrıs sorununda izlediği sert tutumla bilinen ve 2004'te Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Güney ve Kuzey Kıbrıs'ın yeniden birleşmesini öngören planını reddeden Papadopoulos, Anastasios Leventis'in ailesinden olan Photini Michaelides ile evli ve çiftin Constantinos, Maria, Nicholas, Anastasia adlarında dört çocukları var.

Papadopoulos, aynı zamanda Lefkoşa'nın Rum kesiminde bir hukuk bürosunun sahibi.

Süleyman Demirel

Türkiye Cumhuriyeti'nin eski Başbakanı ve Cumhurbaşkanı.

Isparta'nın Atabey ilçesine bağlı İslamköy'de doğdu. İlköğrenimini doğduğu köyde, ortaokul ve liseyi Isparta ve Afyon'da bitirdi. Şubat 1949'da İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'nden mezun oldu. Aynı yıl Elektrik İşleri Etüd İdaresi' nde göreve başladı. Önce 1949-1950, daha sonra 1954-1955 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri'nde barajlar, sulama ve elektrifikasyon konularında ihtisas yaptı.

1954 yılında Barajlar Dairesi Başkanı, 1955 yılında da Devlet Su İşleri Genel Müdürü oldu. 1962-1964 yılları arasında serbest müşavir-mühendis olarak çalıştı. Aynı yıllarda Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde su mühendisliği konusunda dersler verdi.

Siyasî yaşamına, 1962 yılında, Adalet Partisi Genel İdare Kurulu üyeliği ile başladı. 28 Kasım 1964 tarihinde bu partiye genel başkan seçilmesinin ardından, kurulmasını sağladığı ve Şubat-Ekim 1965 tarihleri arasında görev yapan koalisyon hükûmetinde Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı.

10 Ekim 1965'de yapılan genel seçimlerde başında bulunduğu AP, yüzde 53 oy alarak tek başına iktidar oldu. Bu seçimlerde Isparta Milletvekili olarak Parlamento'ya girdi ve Türkiye'nin 12. Başbakanı olarak hükûmeti kurdu. Bu hükûmet 4 yıl sürdü. 10 Ekim 1969 tarihindeki genel seçimlerde de Adalet Partisi yine tek başına iktidar oldu. Böylece, 31. T.C. Hükûmeti'ni kurdu. Daha sonra, parti içi bir kriz dolayısı ile, 32. T.C. Hükûmeti'ni kurmak durumunda kaldı. 12 Mart 1971 muhtırası üzerine, başbakanlık görevini bıraktı. 1971 ile 1980 arasında, 1975, 1977 ve 1979'da 3 defa daha hükûmet kurdu.

12 Eylül 1980 müdahalesi üzerine görevi bıraktı ve 7 sene yasaklı olarak siyaset dışı kaldı. 6 Eylül 1987'de yapılan halk oylaması ile yasaklar kaldırıldı ve 24 Eylül 1987 tarihinde, Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı'na

seçildi. 29 Kasım 1987'de yapılan genel seçimlerde Isparta Milletvekili olarak tekrar TBMM'ne girdi. 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimler sonrasında, DYP ile Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin biraraya gelerek kurduğu 49. T.C. Hükûmeti'nde Başbakan olarak görev aldı.

30 yaşında genel müdür, 40 yaşında önce parti genel başkanı, sonra başbakan olmuş; 12 seneye yaklaşan başbakanlık görevinde, Türkiye'nin kalkınması ve gelişmesine büyük hizmetlerde bulunmuştur. Türkiye'nin en

genç genel müdürü, en genç başbakanı ve İsmet İnönü'den sonra en uzun başbakanlık yapmış kişisidir. 6 dönem Isparta Milletvekilliği yapmış, 7 sene yasaklı kalmış, 6 defa hükûmetten gitmiş, 7 defa hükûmet kurmuştur.

16 Mayıs 1993 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Demirel bu görevi 16 Mayıs 2000 tarihine kadar sürdürdü.

Tansu Çiller

Türkiye'nin ilk kadın başbakanı olan siyasetçi ve ekonomi profesörü.

Tansu Çiller, 1946 yılında İstanbul'da doğdu. Robert Koleji mezunu olan Tansu Çiller, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nü bitirdi. Doktorasını Connecticut Üniversitesi'nde veren Çiller, doktora sonrası çalışmalarını Yale Üniversitesi'nde devam ettirdi. 1978 yılında doçent, 1983 yılında profesör oldu.

Başta Boğaziçi Üniversitesi olmak üzere çeşitli üniversitelerde çalışmalar yapan Çiller, 1990 yılı kasım ayında Doğru Yol Partisinde politikaya girdi. 1991 yılı seçimlerinde İstanbul milletvekili seçilen Çiller, Sosyal Demokrat Halkçı Parti ile kurulan, Süleyman Demirel'in başbakanlığındaki koalisyon hükümetinde ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak görev aldı.

Demirel'in Türkiye Cumhuriyeti'nin dokuzuncu cumhurbaşkanı seçilerek başbakanlık görevini bırakmasından sonra DYP genel başkanlığına adaylığını koydu. Tansu Çiller, 13 Haziran 1993 tarihli DYP olağanüstü genel kurulunda en yüksek oyu alarak genel başkan seçildi ve Türkiye'nin ilk bayan başbakanı oldu. Ekonomi üzerine 9 yazı yazdı.

İki çocuk annesi olan Tansu Çiller, İngilizce ve Almanca bilmektedir.

Necmettin Erbakan

Türk mühendis, akademisyen ve siyasetçi. REFAHYOL Hükümeti'nde başbakanlık görevinde bulunmuştur.

29 Ekim 1926'da Sinop'ta, Hakim Mehmet Sabri ile Kamer Hanım'ın oğlu olarak dünyaya geldi. Baba tarafı Adana'nın Kozan ilçesinin tanınmış ailelerinden. İlk öğrenimine Kayseri'de başlamasına karşın babasının tayin olması dolayısıyla Trabzon'da bitirdi. İstanbul Erkek Lisesini birincilikle bitirdi . İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi'nden 1948 yılında mezun oldu. Fakülte'ye 2.Sınıf'tan başlamıştı. Üniversite yıllarında okula mescid açılmasına öncülük etti. Aynı yıl aynı yerde Motorlar Kürsüsünde Asistan oldu.

Üniversite tarafından 1951'de gönderildiği Almanya'nın Aachen Technische Hochschule'de (Aachen Teknik Üniversitesi) doktorasını yaptı. Alman Ordusu için araştırma yapan DVL Araştırma Merkezi'nde Prof. Dr. Schmidt ile çalışmalar yaptı ve Alman Üniversiteleri’nde doktorasını verdi, 1953'de Doçentlik sınavını vermek üzere İstanbul'a döndü. 27 yaşında 1954'de İTÜ'de Doçent oldu. Araştırmalar yapmak üzere tekrar Federal Almanya'nın Deutz fabrikalarına gitti. Leopar tanklarını geliştirme çalışmasında araştırma başmühendisi olarak görev aldı (1951-54). Mayıs 1954-55 arasında askerlik yaptı. Tekrar Üniversiteye döndü. 1956-1963 arasında 200 ortaklı ilk yerli motoru üretecek olan Gümüş Motor'u kurdu ve Motor üretimini gerçekleştirdi. 1965'te Profesör ünvanlarını aldı. 1967'de Odalar Birliği Genel Sekreterliği'ne seçildi. Aynı yıl Nermin Erbakan'la (1943-2005) evlendi.

1969'de Konya'dan milletvekili seçildi. 1970'de Milli Nizam Partisi'ni kurdu, ancak parti kısa bir süre sonra Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. 11 Ekim 1973'de MNP kadrosuyla Milli Selamet Partisi'ni kurdu. 1974-1978 döneminde üç ayrı kaolisyon hükümetinde başbakan yardımcılığı yaptı. Bu dönemde, Kıbrıs Barış Harekatı'nın yapılmasını savundu. Amacı, Kıbrıs'ın tamamını alarak, görüşme masasına oturmak, Rum tarafına gereken toprakları masada bırakarak KKTC'nin dünyaca tanınmasını sağlamaktır. Hükümet ortağı olan Bülent Ecevit buna müsade etmeyerek, Yeşil Hat noktasında Kıbrıs Harekatının durdurulması emrini verdi.

12 Eylül'de bir süre İzmir Uzunada'da gözaltında tutuldu. 15 Ekim 1980'de 21 MSP yöneticisiyle birlikte 'MSP'yi illegal bir cemiyete dönüştürmek ve laikliğe aykırı davranmak ' suçlamasıyla tutuklandı. 24 Temmuz 1981'de serbest bırakıldı ve beraat etti. 1982 Anayasası gereğince 10 yıl siyaset yapma yasağı aldı. 1987'de halk oylamasıyla tekrar siyasete döndü. 19 Temmuz 1983'te kurulan Refah Partisi'ne daha sonra genel başkan seçildi. 1991 seçimlerinde Konya'dan milletvekili oldu.

Refah Partisi 1995 seçimlerinde 158 milletvekili ile birinci parti oldu. DYP-ANAP koalisyonu başarısız olunca DYP ile kurduğu REFAHYOL hükümetinde 28 Haziran 1996'da başbakan olarak göreve başladı. Bu dönemde, Türkiye tarihinin ilk denk bütçesi yapıldı. İlk 8 ay planlanan şekilde uygulandı. Bu dönemde, D-8 adlı büyük bir organizasyonun liderliği gerçekleştirildi. Hazinenin, iç piyasaya borçlanma ihtiyacını ortadan kaldıran "Havuz Sistemi" uygulamasını başlattı. Memura her ay, enflasyon + büyüme oranında zammı otomatik olarak verme anlamına gelen s.mobil sistemini uygulamaya başladı. Memur, emekli ve işçiye % 110 ile % 200 oranlarında üst üste zamlar gerçekleştirildi. Esnafa yüklü miktarlarda kredi imkanı sağlandı.

21 Mayıs 1997'de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, RP'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu ve RP kapatıldı. Hakkında açılan davalardan aldığı hapis cezaları ilerleyen yaşı gözönüne alınarak ev hapsine çevrildi. Kurucusu olduğu Milli Görüş Hareketi'nin 2001 yılında bölünmesinden sonra Erbakan'ın da desteklediği Milli Görüş'çü kanat Recai Kutan başkanlığındaki Saadet Partisi'ni, yenilikçi kanat ise 2002 seçimleri'nde iktidara gelen AKP'yi kurdu.

Mustafa Fevzi Çakmak

Asker ve siyaset adamı.

1856 yılında İstanbul'da doğdu. Anadolu'da kurtuluş kaynaşmaları başladığı sırada, Saray'ın gözde adamları arasındaydı. 1898 yılında kurmay yüzbaşı olarak Akademi'yi bitirdikten sonra, Arnavutluk'ta görev yaptı (1899). Arnavutluk ve Rumeli vilayetleriyle ile ilgili ıslahat kararlarını uygulamakla görevli heyette bulundu (1912); 1917'de Diyarbakır'da tümen komutanlığı; aynı yıl Filistin'de 7. Ordu komutanlığı yaptı. 1918'de Genelkurmay Başkanlığında görevliydi ve Mustafa Kemal'in Samsun'a hareketinden bir gün önce de 1. Ordu müfettişliğine atandı.

1919 yılı başlarında Ali Rıza Paşa Kabinesi'nde Harbiye nazırı oldu. Fevzi Paşa 3 Mayıs 1920'de Kozan milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine katıldı; aynı gün de Milli Savunma Bakanlığına ve İcra Vekilleri heyeti reisliğine getirildi.

1920 sonlarında Erkânı Harbiye'si Umumiye vekil vekiliydi. 1921'de II. İnönü Savaşı'ndan sonra Korgenerallik rütbesiyle Genelkurmay Başkanlığına getirildi. Sakarya Zaferi'nin ardından da Meclis'ten mareşallik rütbesini aldı. İlk yıllarda aynı zamanda milletvekiliydi ama 1925'te askerlikle siyaset arasında bir seçim yapma durumunda kalınca asıl mesleğinde karar kıldı ve 1944 yılında yaş haddinden emekliye ayrılıncaya kadar Genelkurmay Başkanlığında kaldı. En büyük başarısı Atatürk ile İnönü'nün de kesinlikte aynı görüşte olmalarından güç alarak, orduyu siyaset dışında bırakabilmesiydi.

Çakmak, askerlik hayatını iki ayrı döneminde, iki eser yayınladı: "Gorbi Rumeli'nin sureti ziya ve Balkan Harbi'nde Garp cephesi hakkında konferanslar" (1927) ve "Büyük Harbde Şark cephesi hareketleri" (1936).

Mareşal Fevzi Çakmak, 1948'de siyaset sahnesine çıktı ve emekliye ayrılışından sorumlu tuttuğu İnönü'ye karşı çıkmak için DP listesinden İstanbul milletvekili olarak Meclise girdi. Atatürk dönemi bakanlarından Cami Baykut ve Tevfik Rüştü Aras ile birlikte sol eğilimli İnsan Hakları Derneğini kurdu. 12 Nisan 1950 tarihinde vefat etti. Eyüp Sultan'da toprağa verildi.

Mesut Yılmaz

48., 53. ve 55. T.C. Hükümetlerinin Başbakanı, Anavatan Partisi Eski Genel Başkanı ve Rize Milletvekili.

Mesut Yılmaz, 1947 Yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ni bitiren Yılmaz, 1971 Yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü’nden mezun oldu, ardından, 1972-1974 yılları arasında Almanya’nın Köln Üniversitesi İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde yüksek lisans çalışması yaptı.

1975-1983 yılları arasında kimya, tekstil ve ulaştırma sektörlerinde, çeşitli özel şirketlerde yönetici olarak görev aldı.

1983 yılının Mayıs ayında kurulan [Anavatan Partisi]’nin Kurucu Üyesi ve Genel Başkan Yardımcısı olan Mesut Yılmaz, aynı yıl Kasım ayında yapılan genel seçimde Rize Milletvekili seçildi. Birinci Özal Hükümetinde Enformasyondan Sorumlu Devlet Bakanlığına atandı ve hükümet sözcülüğü yaptı. 1986 yılında Kültür ve Turizm Bakanı oldu; bu dönemde Türkiye-Federal Almanya ve Türkiye-Yugoslavya Ekonomi Karma Komisyonları’nın başkanlığını yürüttü. 29 Kasım 1987 seçimlerinde yeniden Rize Milletvekili seçildi ve de İkinci Özal Hükümetinde Dışişleri Bakanlığına atandı. Akbulut Hükümetinde de üstlendiği bu görevden 20 Şubat 1990’da istifa etti.

15 Haziran 1991 tarihinde yapılan Anavatan Partisi Büyük Kongresi’nde Genel Başkanlığa seçilen Yılmaz tarafından kurulan hükümet, 5 Temmuz 1991 günü T.B.M.M. Genel Kurulu’nda güvenoyu aldı. 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimlerden sonra Ana Muhalefet Partisi Lideri olarak çalışmalarını sürdüren Yılmaz, 24 Aralık 1995] tarihinde yapılan genel seçimler sonrası Anavatan Partisi ile Doğru Yol Partisi tarafından oluşturulan 53. Hükümetin Başbakanı olarak görev yaptı.

20 Haziran 1997 tarihinde 55.Hükümeti kurmakla görevlendirildi. 55'nci T.C. Hükümeti 12 Temmuz 1997 günü T.B.M.M. Genel Kurulu'nda güvenoyu aldı.17 Ocak 1999 tarihinde T.C. Başbakanlığı görevinden ayrılan Yılmaz, 18 Nisan 1999 günü yapılan genel seçimlerden sonra kurulan 57'nci Hükümet'te 13 Temmuz 2000 tarihinden 3 Kasım 2002 tarihine kadar Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı.

Mesut Yılmaz, 1988 yılından bu yana Avrupa Demokrasi Birliği Genel Başkan Yardımcısı olarak çalışmalarını sürdürdü. 27 Kasım 2002 tarihinde Anavatan Partisi Genel Başkanlığından istifa etti. 22 Temmuz 2007 seçimlerinde Rize Bağımsız Milletvekili olarak yeniden TBMM'ye girdi.

Almanca ve İngilizce bilen Mesut Yılmaz, evli ve iki çocuk babasıdır.

Mehmet Recep Peker

Başbakan, siyaset adamı.

1889'da İstanbul'da doğdu. Orta öğrenimini Koca Mustafa Paşa Askerî Rüştiyesi İdadisinde yaptıktan sonra 1907 yılında Harbiye Mektebini bitirdi. 1911-1912 yıllarında Yemen, Trablusgarp; 1912-1913 yıllarında da Balkan Savaşlarına katıldı. Birinci Dünya Savaşında Rumeli ve Kafkas Cephelerinde görev aldı. 1919'da Erkân-ı Harbiye Mektebini bitirdi. Kurtuluş Savaşına katılmak üzere 1920'de Anadolu'ya geçti. Binbaşı rütbesi ile 20'nci Kolorduda görevlendirildi. 23 Nisan 1920'de TBMM'nin Genel Sekreterliğine getirildi. 1923'te Kütahya Milletvekili seçilerek TBMM'ye girdi. Aynı yıl Halk Fırkası (Adı 1924'te Cumhuriyet Halk Fırkası olarak değiştirildi.) Katibi Umumisi seçildi. Bir süre Hakimiyeti Milliye gazetesinin başyazarlığını yaptı. 22 Kasım 1924'te kurulan OKYAR Hükümetinde Dahiliye Vekilliğine getirildi. III. ve IV. İsmet Paşa (İNÖNÜ) Hükümetlerinde Müdafaai Milliye Vekilliği, 15-10-1928 ile 27-09-1930 tarihleri arasında Nafia Vekilliği (Bayındırlık Bakanlığı) yaptı.

1927'de ikinci kez Cumhuriyet Halk Fırkası (Adı 1935 yılında Cumhuriyet Halk Partisi olarak değiştirildi.) Genel Sekreterliğine seçildi. 1928'de Cumhuriyet Halk Fırkası Meclis Grubu Başkan Vekilliğine getirildi. 17 Ağustos 1942'de I. SARAÇOĞLU Hükümetinde Dahiliye Bakanı oldu. II. SARAÇOĞLU Hükümetinde de bu görevini korudu. 07 Ağustos 1946'da çok partili dönemin ilk hükümetini kurdu. 10 Eylül 1947 tarihinde I. SAKA Hükümetinin kurulmasıyla Başbakanlık görevi sona erdi.

1 Nisan 1950'de İstanbul'da vefat etti.

Matti Vanhanen

Matti Vanhanen, 1955 doğumlu gazeteci, siyasetçi ve başbakan. Merkez Partisi Genel Başkanı Vanhanen, 24 Haziran 2003‘den beri Finlandiya’nın Başbakanı olarak görev yapıyor. Vanhanen, 2006 yılının ikinci yarısı boyunca da Avrupa Konseyi'nde Başkanlık görevini yürüttü.

Matti Taneli Vanhanen, 4 Kasım 1955’de Tatu Vanhanen ve Anni Tiihonen’in oğlu olarak Finlandiya’nın Jyväskylä kentinde dünyaya geldi. Daha sonra babası Profesör Dr. Tatu Vanhanen, tartışmalara yol açan “IQ and the Wealth of Nations- IQ ve Ulusların Servetleri (2002)” adlı kitabın üç yazarından biri oldu. Politika bilimi dalında eğitim gören Vanhanen, üniversiteden 1989’da sosyal bilimler uzmanı olarak mezun oldu. Gençliğinden beri üyesi olduğu Merkez Parti’de 1980-1983 yılları arasında Gençlik Birliği Başkanlığı yaptı. Vanhanen aynı zamanda 1981-1984 yılları boyunca Espoo şehir konseyi üyeliği yaptı.

Meslek olarak gazetecilik de yapan Vanhanen, 1985’den itibaren “Kehäsanomat” adlı yerel gazetede editör olarak çalışmaya başladı. 1988’den itibaren baş editörlüğe terfi eden Vanhanen, 1991’e kadar burada çalışmayı sürdürdü. 1991’de Fin Parlementosu’na seçilen Vanhanen, parlementonun bir üyesi olarak öncelikle ekolojik problemlerin çözümüyle ilgilendi. 1992’de 5. nükleer güç bölgesinin inşa edilmesine karşı çıktı. Aynı dönemde, elektrik şirketi Fortum’un yönetim kadrosunda da bulundu ve 1991-1995 yılları arasında Parlamento Çevre Komitesi’nde görev aldı. 1994-2001 yılları arasında parlementoda Merkez Parti Grubu’nun Meclis Başkanlığı görevini yürüten Vanhanen, 2000’den 2001’e kadar da Parlamento Büyük Komite Başkanlığı’nı yürüttü.

2000-2003 yılları boyunca Merkez Parti’de Başkan Yardımcısı görevini yürüten Vanhanen, 2003’de Anneli Jäätteenmäki‘nin kurduğu hükümet kabinesinde Savunma Bakanı oldu. Aynı yıl Anayasal Müzakere’deki görevinden de istifa etti. Vanhanen uzman olarak katıldığı AB Anayasal Müzakeresi’nde toplantı başkanı Giscard d'Estaing’e fazla otoriter olduğu ve Avrupa işbirliğine sıcak bakmadığı yönünde getirdiği eleştirilerle dikkat çekmişti.

Eski başbakan Paavo Lipponen’in ardından göreve gelen ve bundan sadece üç ay sonra 24 Haziran 2003’de istifa eden bayan Başbakan Anneli Jäätteenmäki’den sonra başbakan seçildi. Finlandiya’nın 62. başbakanı olan ve politikacı olarak Merkez Parti’nin liberal kanadından gelen Vanhanen, ilk olarak vergi indiriminlerine gitti.

Merkez Parti adayı olarak girdiği 2006 başkanlık seçimlerinde, Ulusal Koalisyon Partisi adayı Sauli Niinistö ve Sosyal Demokrat Parti adayı Tarja Halonen ile yarıştı. Seçimler sonunda Halonen (%46.3) ve Niinistö’nün (%24.1) ardından, topladığı %18.6 oy oranıyla 3. geldi ve kazananı belirleyen turda Niinistö’yü destekledi. Seçim sonunda ise Bayan Halonen, 2. kez Finlandiya’nın Başkanı seçildi.

Matti Vanhanen, 1985-2005 yılları arasında Merja Vanhanen ile evli kaldı. Çiftin Annastiina (1991) ve Juhana (1994) isimli iki çocuğu dünyaya geldi ve 6 Nisan 2005’de boşanacaklarını açıklamaları şaşkınlıkla karşılandı. Boşanmalarının ardından ise Vanhanen’in Susan Kuronen isimli bir bayanla evliyken ve sonrasında ilişkisi olduğu iddiaları ortaya atıldı. Kuronen, Şubat 2007’de Vanhanen’le olan ilişkisini anlatan The Prime Minister’s Bride (Başbakan'ın Gelini) adlı bir kitap yayınladı. Vanhanen’in halk içindeki popülaritesinin sarsılmasının yanısıra, onbinlerce insan da kitaba karşı online bir dilekçe imzaladılar ve birçok kitapçı da kitabı raflarına koymadı.

Anti karizmatik ve sıkıcı olduğu düşünülen Vanhanen, tadını sevmediği için içki kullanmadığını söylüyor. Bunun yanısıra 2006 yılında Helsinki’de yapılan ASEM (The Asia-Europe Meeting) toplantısında Jacques Chirac, Vanhanen’i “Finlandiya’nın en seksi erkeği” olarak tanımlamıştı.

Margaret Thatcher

Demir Leydi lakaplı İngiltere Başbakanı.


13 Ekim 1925 tarihinde, İngiltere’nin Grantham kasabasında dünyaya geldi. Manav bir babanın kızı olan Tratcher’ın evlenmeden önceki adı Margaret Hilda Roberts’dı.

İlk ve orta dereceği eğitimlerini başarıyla bitiren Thatcher, üniversite eğitimi için Oxford’a bağlı olan Somerville Koleji’ni tercih etti ve burada kimya üzerine eğitim aldı. Babasından aldığı sıkı Metodist dini inancı burada da sürdürdü ve 1946 yılında, Oxford Üniversitesi Muhafazakarlar Derneği’ne başkan olarak seçildi.

Babası Alfred Roberts, manavlığın yanı sıra yerel bir siyasetçiydi de. Onun etkisiyle, genç Margaret 1950 yılında Muhafazakar Parti’den seçimlere girdi. 1951 yılında ise, zengin bir iş adamı olan Denis Thatcher ile evlenerek Thatcher soyadını aldı.

1959 yılında, Finchley bölgesinden aday olduğu seçimi kazanarak Avam Kamarası’ından meclise girdi. Eşcinselliğin suç olmaktan çıkmasını ve sopa ile dövülerek verilen cezaların kaldırılmasını sağlamak, kürtaj’a izin verilmesini savunmak, meclis toplantılarının halka açık olmasını sağlamak gibi, muhafazakar milletvekillerince pek savunulmayan, ilerici fikirleri olsa da, idam cezasını savunması ve de İşçi Partisi’ni komünist olarak gördüğü suçlayıcı konuşmaları gibi yönlerde muhafazarlığa ne kadar bağlı olduğunu da göstermiş oldu.

1967 yılında, önce ulaştırmadan, daha sonra da, 1970 seçimlerini Muhafazakar Parti’nin kazanması ile birlikte eğitimden sorumlu devlet bakanı oldu. İlk icraatlarından birisi, 7 ile 11 yaş arasında çocuklara dağıtılan ücretsiz sütü kaldırmak olunca kamuoyunda lakabı süt hırsızına çıktı.

1974 yılında, Muhafazakar Parti başkanı Heat seçimi kaybetti. Heat’ın ekonomi politikalarını beğenmeyen Thatcher, seçim sonuçlarınından yararlanmak istedi ve 11 Şubat 1975 tarihinde yapılan seçimde Muhafazakar Parti’den başkan adayı oldu. Şaşırtıcı bir şekilde seçimleri kazanarak partinin genel başkanı olmaya hak kazandı. Partisi ile beraber gösterdiği sert muhalefet ile işçi partisinin tahtının sallanmasında önemli bir etken oldu ve de 1979 yılında yapılan genel seçimlerde, Callaghan Hükümeti’nin düşmesi üzerine Muhafazakar Parti’den başbakan oldu.

Muhafazakar fakat liberal bir siyasi politika izleyen Thatcher, artan işsizlik ve de enfasyona rağmen vergi oranlarını arttırarak muhalefetten derin eleştriler aldı. Eleştrilere rağmen yolundan dönmeyeceğini açıklasa da 1978 ile 1983 yılları arasında %30 gerileyen sanayi üretimi ve de yüzde beşlere kadar tırmanan işsizlik oranı karşısında hükümet güç kaybediyordu. 1982 yılında, Arjantin ile yapılan Falkland Savaşından İngiltere’nin galip durumda çıkması kamuoyundaki endişeleri yok etti ve de Muhafazakar parti 1983 seçimlerinden galip olarak ayrıldı.

Ekonomik hayatın ülkede kötüye gitmesi, siyasetçiler ile sendikalar arasında büyük bir gerginlik yarattı. Özellikle 1984 yılında düzenlenen büyük maden grevinde kendisini gösteren bu gerginlik, Muhafazakar parti lehine sonuçlandı ve İngiltere’de sendika sistemi çökmeye başladı. Aynı yıl Thatcher’ın mali politikasından memnun olmayan IRA, ona bir suikast düzenledi fakat Thatcher bu suikastten sağ olarak kurtuldu.

Özelleştirmeyi destekleyen politikalara imza atan Thatcher, ülkedeki pek çok kamu kuruluşunu halka açarak halkın beğenisini kazanan bir politika uyguladı. Bu politikanın olumlu sonuç vermesi İngiliz halkının görüşlerini bir kez daha Muhafazakar Parti lehine değiştirerek 1987 seçimlerini kazanmalarına yol açtı. İlgiltere tarihinde, Lord Liverpool’dan sonra üç kez başbakan olan tek insan olarak Margaret Thatcher da tarihe geçmiş oldu.

Yüksek faiz oranları, kelle vergisi olarak da adlandırılan gelire değil bireye oranlı vergi, iş adamlarının desteğini çekmesi gibi nedenler Thatcher’ı yıpratmıştı, fakat seçimle iş başına geldiğinden bir sonraki seçime kadar görevinde kalması gerekiyordu. Bunun çözümünü parti içi muhalefet buldu ve de 22 Kasım 1990 tarihinde yapılan oylama öncesi Thatcher, muhalefetin baskılarına dayanamayarak, kendi isteği ile partisinden istifa etmek zorunda bırakıldı.

Siyasi yaşamının sona ermesinin ardından Barones ünvanına layık görüldü ve bu sayede Lordlar Kamarasına girme imkanı elde etti. Bu tarihten sonra, Avam Kamarası’nda aktif siyasette bulunmadı.

Aldığı Ödüller;

Asil Garter Örgütü leydisi

Liyakat Madalyası

Majestelerinin Privy Konseyi üyesi

Kraliyet Derneği üyesi

Carlton Klübünün onursal üyesi, klübün tüm üyelik hakları tanınan tek kadın üyesi

Başkanlık Özgürlük Madalyası (ABD)

Cumhuriyetçi Senatoryal Özgürlük Madalyası (ABD)

Ronald Reagan Özgürlük Ödülü (ABD)

Hüseyin Rauf Orbay

Başbakanlık görevinde bulunmuş olan ve Kurtuluş Savaşı'nda görev almış olan başarılı asker, siyasetçi.

Rauf Orbay 1881 yılında İstanbul'da doğdu. Milli Mücadele'ye katılmak üzere Anadolu'ya geçtiğinde imparatorluğun hemen her yanına ün salmış milli kahramanlardan biriydi. Bahriye Mektebi'ni bitirmiş, Balkan Savaşı sırasındaki deniz savaşlarında büyük başarılar göstermiş ve bu nedenle "Hamidiye Kahramanı" ünvanını kazanmıştı.

İzzet Paşa kabinesinde Bahriye nazırlığı yaptı, bütün bu parlak başarıların sonunda Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş belgesi olan Mondros Mütarekesini imzalamak zorunda kaldı. Malta sürgününden dönen Rauf Orbay 1921'de Ankara'ya gittiğinde kendisine Nafia vekilliği verildi. Bakanlıktan ayrıldığı yıl Meclis ikinci başkanlığına seçildi, 1922-1923 arasında bir kaç ay Başbakanlık yaptı. 1924'te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurulduğunda Rauf Orbay, daha önce İkinci Grupta başlattığı muhalefetini bu toplulukta sürdürmeyi daha uygun buldu. 1942-1944 yılları arasında Türkiye'nin Londra büyükelçisi oldu.

Rauf Orbay 1964 yılında öldü

Hasan Saka

Başbakanlık, millet vekilliği ve bakanlık yapmış olan Türk siyaset adamı.

1885'te Trabzon'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Trabzon İbtidai Mektebi ve Rüştiyesinde tamamladıktan sonra İstanbul-Mercan İdadisinden mezun oldu. Mülkiye Mektebini 1908'de bitirdi. Divan-ı Muhasebatta (Sayıştay) devlet hizmetine girdi.1909'da öğrenim için Fransa'ya gönderildi. Kasım 1912'de Paris Siyasal Bilgiler Okulu Diplomasî Şubesinden mezun olarak yurda döndü, eski görevinde çalışmaya başladı. Nisan 1915'te Maliye Nezareti Varidat Umum Müdürlüğü Temettü Vergisi Temyiz Komisyonu 1'inci Mümeyyizliğine atandı. Ekim 1916'da Eskişehir Bölge İktisat Müdürü oldu. 4 Eylül 1918'de Mülkiye Mektebi İktisat Öğretmenliğini üstlendi. İstanbul Mebusan Meclisinin son döneminde Milletvekili seçilerek dağılmasına kadar görev yaptı.

28 Ocak 1921'de TBMM'nin I. Döneminde Trabzon Milletvekili seçilerek Meclise girdi. 19 Mayıs 1921'de Maliye Vekili oldu, 22 Nisan 1922'de istifa suretiyle görevden ayrıldı. 11 Mayıs 1922'de İktisat Vekilliğine seçildi.

II. Dönem seçimlerinde tekrar Trabzon'dan Milletvekili seçildi.. 24 Eylül'de İktisat Vekilliğine atandı. 30 Ekim 1923'te kurulan ilk Cumhuriyet Kabinesinde İktisat Vekilliğini korudu. 6 Mart 1924'te II. İsmet Paşa Kabinesinde Ticaret Vekilliğine getirildi. 3 mart 1925'te III. İsmet Paşa kabinesinde Maliye Vekilliğine atandı. 13 Temmuz 1926'da görevinden istifa suretiyle çekildi. 1 Kasım 1926'da TBMM Başkan Vekilliğine seçildi. Bu görevini III. ve IV. Dönemlerde de korudu.

V. Dönemde yeniden Trabzon Milletvekili seçilerek 1 Mart 1935'te yeniden Başkan Vekili oldu. 1 Kasım 1935'te Başkan Vekilliğinden ayrıldı. 24 Ekim 1936'da İstanbul'dan Ankara'ya nakledilen Siyasal Bilgiler Okulu Umumî İktisat Profesörlüğünü üstlendi.

VI, VII, ve VIII. Dönemlerde de Trabzon'dan Milletvekili seçilerek 13 Eylül 1944'te II. SARAÇOĞLU kabinesinde Dışişleri Bakanlığına getirildi. Recep PEKER Kabinesinde de aynı görevi korudu. 9 Eylül 1947'de Kabinenin istifasıyla görevi son buldu.

10 Eylül 1947'de Başbakanlığa atandı. 10 Haziran 1948'de II. Kabinesini kurdu, 9 Ocak 1949'da Başbakanlıktan çekildi. Mecliste CHP Grup Başkanı olarak yasama görevini sürdürdü. IX. Dönemde son olarak Trabzon'dan milletvekili seçildi, 1954 seçimleriyle politikadan çekildi.

29 Temmuz 1960'ta İstanbul'da vefat etti, Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.

Ehud Olmert

Ehud Olmert, 1945 doğumlu İsrailli avukat ve siyasetçi. İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un 4 Ocak 2006'da beyin kanaması geçirip, komaya girmesinin ardından, 16 Ocak’ta, Kadima Partisi'nin liderliğine seçilen Olmert, 14 Nisan 2006'da İsrail'in 12. başbakanı oldu.

Olmert, 30 Eylül 1945'te, İsrail Devleti'nin kurulmasından 3 yıl önce, İngiliz mandası altındaki Filistin topraklarında bulunan, Binyamina yakınlarında dünyaya geldi. Kudüs Musevi Üniversitesi'nde (Hebrew University of Jerusalem) psikoloji, felsefe ve hukuk eğitimi gördü.

Siyonist militan İrgun Grubu'nun kurucusunun oğlu olan Olmert, gençliği boyunca sağcı gençlik organizasyonlarında görev aldı. İsrail ordusunda, Golani ekibinde ve Ordu Basımevi'nde çalıştıktan sonra 28 yaşında Likud Partisi'nden İsrail parlamentosu Knesset'e seçilerek, "en genç milletvekili" ünvanını kazandı.

1993 - 2003 yılları arasında iki dönem, Yeruşalayim belediye başkanlığı görevi yaptı. 2003 seçimlerinin ardından İsrail hükümetinde Başbakan Yardımcılığına getirildi. Ayrıca Endüstri, Ticaret, Ulaştırma ve Çalışma Bakanı görevlerinde bulundu.

Ehud Olmert, Ariel Şaron'un 2. başkanlık döneminde, başbakan yardımcısı ve Şaron'un en önemli destekçisi oldu. Şaron Likud Partisi'nden ayrılıp Kadima'yı kurmaya karar verdiğinde, partiye katılan ilk isimlerden biri Olmert'ti. Başbakanlığının kesinleştiği 28 Mart seçimlerinin ardından yaptığı konuşmada azınlıkların hakkını koruyan, barış dolu, huzurlu, gelişmiş, eğitime, kültüre ve bilime önem veren ve en önemlisi Filistinlilerle barışı öngören bir politika izleyeceğini vurguladı.

Bundan sonra da izleyeceği politikada, Şaron'un açtığı yoldan ilerleyeceğini açıkça söyleyen Olmert'in görüşleri, geleneksel sağ kanattan farklılık arz etmektedir. Bunun nedeni, İsrail Başbakanı'nın aile fertlerinin politik duruşlarına bağlanmaktadır. Olmert'in şu sözleri de bu iddiaları destekler niteliktedir:


Aramızda çok fazla anlaşmazlık ve öfke var. Benim üzerimde etkileri oldu ve bundan gurur duyuyorum. Onların üzerinde de benim bir etkimin olduğunu düşünmek isterim.

Ehud Olmert, sol görüşleriyle tanınan ve Barış Şimdi Hareketi'nin bir üyesi olan sanatçı eşi Aliza'yla dördü öz biri de evlat edinilmiş olmak üzere beş çocuk babasıdır.

Derviş Eroğlu

Başbakan, siyaset adamı.

1938 yılında Mağusa'nın Ergazi köyünde doğdu.İlkokul tahsilini köy ilkokulunda, orta ve lise tahsilini Mağusa Namık Kemal Lisesi'nde tamamladı. 1963 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu ve 5 yıl Gazi Mağusa Sancağına bağlı, hekim olarak çalıştı. Daha sonra Ankara Numune Hastanesi'nde üroloji ihtisası yaptı.1972-1976 yılları arasında Gazi Mağusa Devlet Hastanesi'nde üroloji uzmanı olarak çalıştı.

1976 Genel Seçimlerinde Ulusal Birlik Partisi'nden Gazi Mağusa milletvekili seçildi.1976-1977'de Eğitim, Kültür,Gençlik ve Spor bakanlığı görevinde bulundu.1977-1983 yılları arasında Ulusal Birlik Partisi Gazi Mağusa İlçe Başkanı oldu.1972-1982 yılları arasında Gazi Mağusa Türk Kooperatif Bankası ve 16 yıl boyunca Mağusa Türk Gücü Yönetim Kurulu başkanlıkları yaptı.1983 yılında oluşturulan Kurucu Meclis'te, Kurucu Meclis üyesi olarak görev yaptı.

1983 yılı Aralık ayında UBP Genel Başkanlığına getirildi.1981,1985,1990, 1993, 1998 yıllarında yapılan Genel Seçimlerde Ulusal Birlik Partisin'den Gazi Mağusa Milletvekili seçildi. 1985 Genel seçimlerinden sonra Başbakanlık görevini üstlendi ve 1993 Erken Genel Seçimlerine kadar Başbakanlık görevini sürsürdü.

1993 Genel Seçimlerinden sonra 1 Ocak 1994 - 16 Ağustos 1996 yılları arasında, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı olarak çalışmalarını sürdürdü.

16 Ağustos 1996 tarihinden itibaren UBP-DP Koalisyon hükümetinde yeniden Başbakan olarak görev aldı. 28 Haziran 1998 tarihinde gerçekleştirilen Yerel Seçimlerden birinci parti olarak Ulusal Birlik Partisinin çıkmasını sağlayan Dr. Derviş Eroğlu 6 Aralık 1998 tarihinde gerçekleştirilen Milletvekilliği Genel Seçimlerine Başkanı bulunduğu Ulusal Birlik Partisi'nin seçimlere götürmüş ve %40 oyla seçimlerden Ulusal Birlik Partisi'nin birinci parti olarak çıkmasını sağlamıştır.

30 Aralık 1998 tarihinde Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) ile kendi Başbakanlığında VI. EROĞLU Koalisyon Hükümetini oluşturan Dr. Derviş Eroğlu, 9 Mayıs 1999 tarihinde gerçekleştirilen XII. Olağan Kurultay'da yeniden Ulusal Birlik Partisi Başkanlığına seçilmiştir.

6 Mayıs 2001 tarihinde gerçekleştirilen XIII. Olağan Kurultayda oyların % 70.5 olarak yeniden UBP Genel Başkanı seçilmiştir.

7 Haziran 2001 tarihinde DP ile VII. EROĞLU Koalisyon Hükümetini kurmuştur.

14 Aralık 2003 tarihinde yapılan KKTC Milletvekilliği Genel Seçimleri sonucu Dr. Derviş Eroğlu meclise giren Ana Muhalefet Partisi UBP'nin Genel Başkanıdır.

Celal Bayar

Cumhurbaşkanı ve başbakan olarak Türkiye'ye hizmet etmiş olan siyaset adamı.

1883 yılında Bursa'nın Gemlik ilçesinin Umurbey köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimden sonra memuriyet yaşamına atıldı. Adalet, reji ve bankacılık alanında memuriyet görevlerinde bulundu. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet'in ilânından sonra İttihat ve Terakki çalışmalarına katıldı. Bu cemiyetin İzmir Şubesi Genel Sekreterliğini yaptı.

12 Ocak 1920'de toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Saruhan Sancağı Milletvekili olarak katıldı. Millî Mücadele'nin başlaması ile birlikte Anadolu'ya geçerek bu hareketteki yerini aldı.

Millî Mücadele sırasında Batı Anadolu'da etkinlik gösterdi. Aynı zamanda Birinci Büyük Millet Meclisi'nde Bursa Milletvekili olarak görev aldı. 1921'de İktisat Bakanı oldu.

Lozan Barış Konferansı'na danışman göreviyle katıldı. 1923 seçimlerinden sonra İkinci Büyük Millet Meclisi'ne İzmir Milletvekili olarak girdi.

1924 yılında İş Bankası'nın kurulmasında önemli rol oynadı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki savaşım çabalarında politikacı ve iktisatçı kimliği ile parladı. 1937-1939 yılları arasında Başbakanlık yaptı. Daha sonra siyasî yaşamını İzmir Milletvekili olarak sürdürdü.

Çok partili siyasî yaşama geçilmesi üzerine 1946 yılında arkadaşları ile birlikte Demokrat Parti'yi kurdu ve başkanlığına getirildi. Partisinin 1950 seçimlerini kazanmasından sonra aynı yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce Türkiye'nin üçüncü Cumhurbaşkanı seçildi. (22 Mayıs 1950)

10 yıl boyunca sürdürdüğü bu görevden 27 Mayıs harekâtı ile 1960 yılında uzaklaştırıldı.

Yassıada Mahkemesi tarafından idama mahkum edildi. (15 Eylül 1961)

Cezası daha sonra müebbet hapse çevrildi. Yassıada'dan Kayseri Bölge Cezaevi'ne nakledilen Bayar, 7 Kasım 1964'de rahatsızlığı nedeniyle serbest bırakıldı.

1903 yılında Reşide Hanım'la evlenen ve üç çocuğu olan Celal Bayar, 22 Ağustos 1986 gününde İstanbul'da vefat etti.

Celal Bayar Profil fotoğrafının tüm hakları Galleryofhistory.com'a aittir.

Bülent Ecevit

Mustafa Bülent Ecevit, 1925 doğumlu gazeteci, siyasetçi, şair, yazar. 5 kez Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olma ünvanını taşıyan Ecevit, "dürüst siyasetçi" kimliğinin yanısıra edebiyata düşkünlüğüyle, yazdığı kitapları ve şiirleriyle de hep göz önünde olmuştur. 20. yüzyılın ikinci yarısında, Türk siyaset sahnesinin en önemli isimlerinden biridir, Türkiye’nin “Karaoğlan”ıdır.

Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1925’te Beşiktaş, İstanbul Kanatlarımın Altında’da doğdu. Annesi Fatma Nazlı, İstanbul doğumluydu ve bir ressamdı. İstanbul ve Ankara Konservatuarları’nda öğretmenlik yapmıştı. Türkiye’nin ilk profesyonel kadın ressamlarından biriydi. Babası Ahmet Fahri Ecevit, Kastomonu doğumluydu ve Ankara Hukuk Fakültesi’nde bir adli tıp profesörüydü. Fahri Ecevit, 1943’te siyasete atıldı ve CHP’nin Kastamonu milletvekili oldu, 1950’de bu görevinden ayrıldı. "Ecevit" soyadı, Kastamonu’ndaki bir bucağın isminden geliyordu. Annesi ve babası Osmanlı Devleti’nin seçkin isimlerindendi, ayrıca dedelerinden biri alay komutanı, diğeri ise müderristi.

Liseyi Robert Kolej’de edebiyat kolunda okuyan Ecevit, 1944’te bu okulu bitirdi. Önce Ankara Üniversitesi’ne, sonra da Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ne kayıt yaptırdı. Hint felsefesiyle ve Doğu mistizmiyle ilgileniyordu.

1944’te Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nde çevirmen olarak başladığı çalışma hayatına, 1946’da Londra’daki elçilikte Türk Basın Ateşeliği katibi olarak devam etti. Bu sırada da Londra Üniversitesi’ne kayıt yaptırmıştı, burada İngiliz dili ve edebiyatı, Sanskritçe, Bengalce ve sanat tarihi üzerine eğitim aldı ancak eğitimini tamamlamadı. Katiplik görevinden 1950 yılında ayrıldı ve aynı yıl Cumhuriyet Halk Partisi’nin çıkarttığı Ulus Gazetesi’nde işe başladı. Bunun sebebi ise babasının Londra’da yaşamasından memnun olmaması ve dönemin başbakan yardımcısı Nihat Erim’i araya sokarak Ecevit’e Ulus Gazetesi’nde iş bulmasıydı. Çalkantılı bir dönemde bu mesleği yürütmeye çalışan Ecevit, dönemin Demokrat Partisi’nin basın üzerindeki baskılarından nasibini aldı. Ulus Gazetesi, Demokrat Parti tarafından kapatıldı, bunun üzerine Ecevit, Halkçı Gezetesi’nde, Forum Dergisi’nde ve Yeni Ulus Gazetesi’nde yazı işleri müdürlüğü görevini üstlendi, aynı zamanda bu gazetelerde yazılar da yazıyordu.

Ulus Gazetesi’nde başlayan siyaset ilgisi, onu 1954 yılında CHP’nin Çankaya Ocağı’na kaydolmaya itti. Bu sırada gazetecelik görevine devam eden Ecevit, 1955 yılında Amerika’nın Kuzey Carolina eyaletine bağlı Winston-Salem’de, "The Journal and Sentinel"adlı gazetede konuk gazeteci olarak çalışmaya başladı. Bu görev, Amerikan Basın Enstitüsü ve ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Eğitim Mübadele Programı’nın, Amerika’yı genç ve yetenekli yazarlara tanıtmak için sarfettiği çabaların sonucu olarak doğmuş, Ecevit de bu programa dahil edilmek istenmişti. Daha sonra Türkiye’ye geri döndü.

1957’de Rockefeller Foundation Fellowship isimli kurumdan kazandığı burs ile, Harvard Üniversitesi’nde inceleme yapmak üzere Amerika’ya döndü. Burada 8 ay boyunca Orta Doğu tarihi ve psikoloji üzerine incelemelerde bulundu. Aynı yıl, 27 Ekim 1957’de, İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker’in adaylığı ona devretmesinin yardımıyla CHP’den milletvekili adayı oldu; böylece aktif siyaset hayatı da başlamış oldu.

Ecevit, 1957’den 1980’e kadar Ankara’dan ve Zonguldak’tan CHP milletvekili oldu. 1960’ta Kurucu Meclis Üyesi, 1961’de Çalışma Bakanı oldu. Bakanlık görevini 1965’e kadar sürdürdü. 1965’te Zonguldak’tan milletvekili seçildi. Bu seçimleri Süleyman Demirel’in başında bulunduğu Adalet Partisi kazanınca, CHP muhalafet partisi oldu. Bu tarihten sonra da Bülent Ecevit, “Ortanın Solu” fikrini benimsemeye ve bu akımın öncüsü olmaya başladı. Ama zaman zaman komünizme kaymakla suçlandı. 1971 Darbesi’nden sonra oluşturulan hükümete, CHP’nin de katkıda bulunduğu gerekçesiyle partiden istifa etti. İsmet İnönü’nin 12 Mart Muhtırası’na karşı tavrı, Ecevit’i bu davranışa itti. CHP’nin "değişmez" genel başkanı gibi görülen İsmet İnönü’ye karşı, istifa ettikten sonraki dönemde bir karşı hareket yürütme çalışmalarına başladı.

1972 yılında yapılan 5. Olağanüstü Kurultay’da güvenoyunu Ecevit’in alması üzerine İsmet İnönü istifa etti. Böylece Ecevit, 4 Mayıs 1972’de CHP Genel Başkanı seçildi. 1973 seçimlerinde en çok oyu aldığı halde hükümet kuramayan Ecevit, 1974 yılının çok tartışlan CHP-MSP (Milli Selamet Partisi) koalisyonunun başbakanı oldu. Aynı yıl 20 Temmuz 1974 tarihli Kıbrıs Barış Harekatı’nı gerçekleştirdi.

Ecevit’in cumhurbaşkanı Fahri Korutürk onayıyla 1977’de kurduğu azınlık hükümeti güvenoyu alamayınca, "2. Milliyetçi Cephe", Demirel başkanlığında AP, MHP ve MSP ile kuruldu. Aynı zamanda 5 Haziran 1977 seçimlerinde CHP’nin aldığı %41’lik oy oranı, Ecevit’i tek başına iktidara getiremese de, Türkiye tarihinde sol bir partinin aldığı en yüksek oy oranı olarak tarihe geçti. 21 ay boyunca bu hükümetin başbakanlığını yürüttü. Ecevit bu yeni hükümete karşı yeni bir oluşum başlatma işine girdi ve kendi deyimiyle “kumar borcu olmayan 11 milletvekili” arayışına girdi. İstanbul Güneş Motel’de Adalet Partili 11 milletvekiliyle görüşmesi, tarihe "Güneş Motel Olayı" olarak geçti. Ecevit’in bu girişimi başarılı oldu ve 1978’de yeni hükümeti kurarak başbakanlık koltuğuna oturdu. Ancak bu 11 vekilin hakkında çıkan yolsuzluk söylentileri Ecevit’in dürüstlük ilkesine zarar verdi.

Ülkede gittikçe tırmanan gerginlik, şiddetli sol-sağ çatışmaları ve eleştiriler bir yandan darbe yolunu açarken, bir yandan da Ecevit’in 1979 ara seçimerlerinde başarısız olmasına yol açtı. Bunun sonucunda Süleyman Demirel, MHP ve MSP ile bir azınlık hükümeti kurdu. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında, askeri darbelerin antidemokratik olduğunu düşünerek karşı çıktığı askeri yönetim tarafından üç kez hapse mahkum edildi, birçok siyasetçi ile birlikte 10 yıl süreyle politikadan uzaklaştırıldı.

Bu çalkantılı dönemde Ecevit, gazeteciliğe dönmeye karar verdi ve 1981’de "Arayış Dergisi"ni çıkartmaya başladı ancak dergi askeri yönetim tarafından kapatıldı.

1985 yılı, Ecevit’in isminin yanında her zaman hatırlanacak olan bir olaya şahit oldu; Demoktarik Sol Parti, Ecevit siyasi yasaklı olduğu için eşi Rahşan Ecevit’in başkanlığında kuruldu. 1987 yılında yasağı kalkan Ecevit, partinin başına geçti. Ancak 1987’de yapılan seçimlerde partisi barajı aşamayınca siyasetten çekilme kararı aldı. 1989’da Genel Başkanlık koltuğu boşalınca, Olağanüstü Kurul’da tekrar DSP’ye dönmesine ve Genel Başkan olmasına karar verildi ve 1991 seçimlerinde Zonguldak’tan milletvekili oldu. Bu seçimler sonucunda Demirel önderliğindeki Doğru Yol Partisi ve Erdal İnönü’nin Sosyal Demokrat Halkçı Partisi bir koalisyon hükümeti kurdu. Bu hükümet, AP’yi ve CHP’yi siyaset sahnesine tekrar kazandırdı; AP kendisini feshettiyse de CHP Deniz Baykal’ın girişimleriyle yoluna devam etti. Bunun sonucunun solun parçalanması olduğu düşünüldüğü için CHP ve DSP’yi birleştirme girişimleri, Ecevit’in Baykal’inkinden farklı kulvardaki siyasi tarzı nedeniyle gerçekleşmedi.

1994 seçimlerinden sonra DSP, solun en büyük partisi konumuna geldi. DTP ve ANAP ile kurulan hükümette başbakan yardımcısı, daha sonraki DSP-DYP-ANAP azınlık hükümetinde de başbakan oldu. 1999 seçimleri sonrasında ise 2002 yılına kadar DSP hükümeti ile başbakan oldu. Ancak 2002 seçimlerinde DSP barajı aşamadı ve Ecevit, yaşının da oldukça ilerlediğini ve sağlığının bozulduğunu göz önüne alarak siyasetten çekilme kararı aldı.

Ecevit, dürüstlüğüyle tanınan bir siyasetçi olmasının dışında aynı zamanda bir şair ve yazardı. Birçok yapıtı Türkçe’ye çevirdi, İngilizce, Sanskritçe ve Bengalce çalışmaları ve incelemeleri yürüttü. 1976’da "Şiirler", 1978’de "Işığı Taştan Oydum", 1997’de "El Ele Büyüttük Sevgiyi" ve 2005’te "Bir Şeyler Olacak Yarın" isimli şiir kitaplarını çıkarttı. Şiir kitapları dışında, siyaset konulu kitapları işe şöyleydi; "Ortanın Solu" (1966), "Bu Düzen Değişmelidir" (1968), "Atatürk ve Devrimcilik" (1970), "Kurultaylar ve Sonrası" (1972), "Demokratik Sol ve Hükümet Bunalımı" (1974), "Demokratik Solda Temel Kavramlar ve Sorunlar" (1975), "Dış Politika" (1975), "Dünya – Türkiye – Milliyetçilik" (1975), "Toplum – Siyaset – Yönetim" (1975), "Türkiye / 1965 – 1975" (1976), "İşçi – Köylü Elele" (1976) ve "Umut Yılı" (1977).

Ecevit, 1946 yılında, Robert Kolej’den sınıf arkadaşı olan Rahşan (Aral) Ecevit ile hayatını birleştirdi. Ecevit’in Rahşan Hanım’a karşı beslediği aşk, şiirleri ve ikilinin 60 yıllık birlikteliği her zaman Türk halkı tarafından gıptayla takip edildi.

Bülent Ecevit, 18 Mayıs 2006 tarihinde geçirdiği beyin kanaması sonucunda GATA’da tedavi altına alındı. Yaklaşık 6 ay boyunca bu hastanede tedavi gördü, yoğun bakımda kaldı. 5 Kasım 2006’da, 81 yaşında, solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Devlet Mezarlığı’na gömülebilmesi için 9 Kasım’da yapılan kanun değişikliği sonucu 11 Kasım 2006’da buraya defnedildi.

Bülent Ecevit, Türk siyasetinde ayrı bir yere sahip olan bir siyasetçidir. Edebiyata düşkünlüğü, siyasetçi kimliği kadar ilgi görmüştür. Siyaset ve şiir kitaplarının dışında "Özgür İnsan" (1972), "Arayış" (1981), "Güvercin" (1988) gibi dergiler çıkartmıştır. "Bitlis" ve "Meclis" sigaralarını içer, klasik Batı müziğini ve Türk halk müziğini sever. Kendisine 6 kez suikast girişiminde bulunulmuştur. En göze batan noktalardan biri de, eniştesi İsmail Hakkı Okday’ın ona hediye ettiği 70 yıllık "Erika" marka daktilosudur. Bu daktiloyu ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi’ne armağan etmiş, kendisini de yazılarını hep bu daktilonun başında yazarken hafızalara kazımıştır. 1973 yılında, CHP’nin seçim kampanyası sırasında yaşlı bir kadının sarfettiği "Karaoğlan nirede ha evlatlar, Karaoğlan'ı görmek istiyom" cümlesinden sonra Ecevit, Türk siyasi sahnesinin “Karaoğlan"ı olarak anılmaya başlamıştır.

Üniversite mezunu olmadığı için cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturamasa da 5 kez Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ünvanını taşımıştır. Ölümünün ardından tüm gazetecilerin tek bir ağızdan söylediği şey, Ecevit’in gazetecilere karşı hiçbir zaman olumsuz bir tavır sergilemediği ve onları hep el üstünde tuttuğu olmuştur. Bunun arkasında yatan en önemli neden, asıl mesleinin gazetecilik olmasıdır. Can Dündar’la yaptığı röportajda "Biliyor musunuz, Rahşan da ben de siyaset sevemedik." demiştir, hep bir kır evinde yaşayıp şiir yazmak istemiştir. Hiçbir zaman gösterişe yaklaşmamış, "seçkin" olmamış, hep halkın içinde, dengeli, ciddi, ilkelerine sıkı sıkıya bağlı, inatçı, uzlaşmacı bir Atatürkçü olmuştur. Tüm bunların yanında Ecevit’in en önemli özelliklerinden biri ise dürüstlüğüdür.

Angela Merkel

Angela Merkel, 1954 doğumlu Almanya Başbakanı. 10 Nisan 2000’den buyana Hristiyan Demokrat Parti’nin lideri olan Merkel, 22 Kasım 2005’den beri Almanya’nın ilk kadın başbakanı.

Angela Dorothea Merkel, 17 Haziran 1954’te Hamburg’da doğdu. Babası Horst Kasner Berlinli Luteryen bir papaz, annesi Herlind ise öğretmendi. Komünist Doğu Almanya’da, Berlin’e 80 kilometre uzaklıktaki Templin kasabasında büyüyen Merkel, öğrenciyken Free German Youth (FDJ) adlı komünist topluluğun üyesiydi. Matematik, fen ve dil derslerinde büyük kabiliyet gösteren Merkel, Templin’deki öğreniminin ardından 1973-1978 yılları arasında Leipzig Üniversitesi’nde fizik eğitimi aldı. 1978’den 1990 yılına kadar Central Institute for Physical Chemistry of the Academy of Sciences’ta devam ettiği öğreniminden fizik doktoru olarak mezun oldu ve kimya alanında çalışmaya başladı.

1989 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından büyüyen demokrasi hareketiyle Demokratischer Aufbruch Partisi’ne girerek, politikaya atıldı. 1990’da, Doğu Alman Cumhuriyeti’nin son hükümeti olan Lothar De Maizier geçiş hükümetinde sözcülük yapan Angela Merkel, aynı yıl, Almanya’nın birleşmesinden iki ay önce Hristiyan Demokrat Parti’ye (CDU – Christian Democratic Union) girerek, ilk genel Almanya seçimlerinde Federal Alman Meclisi’ne CDU’dan seçildi ve üç ay içinde, Kadın ve Gençlik Bakanı olarak zamanın başbakanı Helmut Kohl’ün kabinesine girdi. Angela Merkel çok hızlı bir politik kariyer yaparak, 1991 ve 1998 yılları arasında hem parti başkan yardımcılığını, hem de Helmut Kohl kabinelerinde iki kez bakanlık görevini üstlendi ve 1998’de partisinin genel sekreterliğine seçildi.

2000 yılında, partisini sarsan yolsuzluk skandalları sırasında önce Kohl ve diğer parti yöneticilerinin yanında yer alan ve hatta Kohl’ün Suudi Arabistan’a tank satışı karşılığında rüşvet aldığı iddialarını “tamamen saçmalık” diye niteleyerek reddeden Angela Merkel, kriz tırmanıp, eski Başbakan Kohl’ün oynadığı rol açığa çıkmaya başlayınca, eski patronunu kınayan ilk CDU yöneticisi oldu. Bu çıkışıyla dikkat çekerek Nisan 2000’de parti lideri olan ve tamamen Amerika yanlısı bir Irak politikası güden Merkel, iki sene sonraki seçimlere yeterince popüler bir isim olarak görülmediğinden, CDU’nun başbakan adayı olarak katılamadı (Başbakan adayı CDU’nun kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birliği’nin lideri Edmund Stoiber olmuştu). Edmund Stoiber'in 2005 yılındaki seçim kampanyası sırasında Doğu Alman seçmenleri “aptal” diye nitelemesi Merkel’den büyük tepki aldı ve bu da ikilinin 2002 seçimlerinden bu yana aralarının bozuk olmasına sebep oldu.

Birlik Partilerinin Stoiber’in adaylığında 2002 seçimlerini kaybetmesiyle, 2005 erken seçimlerinde Merkel başbakan adayı oldu. Başbakan adaylığı ilk gündeme geldiğinde buna şüpheyle bakan geniş bir kesim vardı; çünkü Angela Merkel, Doğu Almanyalı Protestan bir kadındı ve CDU genelde Katolik Batı Alman erkekleri tarafından yönetilmiş bir partiydi. Aday olmasının ardından Merkel, büyük bir imaj değişikliği yaparak, saç modelini değiştirdi, daha renkli giyinmeye başladı ve seçim kampanyaları boyunca sık sık efsane rock grubu The Rolling Stones’un Angie adlı parçası çalındı.

18 Eylül 2005 tarihindeki Alman ulusal seçimlerinde Merkel ve Schröder baş başa yarıştılar ve Merkel oyların yüzde 35.2’sini alırken Schröder yüzde 34.2’sini topladı. Daha sonra Sosyal Demokrat Parti yetkilileri ve Hristiyan Demokrat Parti üyeleri arasında lider Angela Merkel’in başbakanlığı konusunda anlaşma sağlandı ve anlaşma uyarınca Angela Merkel’e başbakanlık koltuğunun bırakılması karşılığında Sosyal Demokratlar, yeni kabinede 8 bakanlığı aldılar. Angela Merkel, parlamentonun onayını aldıktan sonra, 22 Kasım 2005’te 51 yaşında Almanya tarihinin en genç, ilk Doğu Almanyalı ve aynı zamanda ilk kadın başbakanı oldu.

Dış basında zaman zaman İngiltere eski başbakanlarından Margaret Thatcher’la karşılaştırılan (Maggie-Angie benzetmesi yapılır) Angela Merkel, kürtaj ya da eşcinsel hakları gibi toplumsal konularda daha merkezci görüşlere sahip ve sık sık Doğu Almanya’da büyümüş bir insan olarak özgürlüklerin önemini en iyi kendisinin bildiğini söylüyor.

Alman ekonomisini iyileştirmek, büyüyen işsizlik oranını düşürmek, dış politikada ABD ile soğuyan ilişkileri düzeltmek ve bugüne dek Avrupa Birliği’nde entegrasyonun temel motoru olarak görülen Fransa-Almanya ittifakına verilen önemi azaltmak isteyen Angela Merkel, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine ise ancak özel bir statüyle gerçekleşirse sıcak bakabileceğini belirtiyor.

1977 yılında evlendiği eşi fizikçi Ulrich Merkel’den 1982 yılında boşanmasının ardından, halen birlikte olduğu, kimya profesörü Joachim Sauer ile, 1998 yılında evlenen Angela Merkel’in hiç çocuğu yok.

Ali Fethi Okyar

Devlet adamı ve Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kurucusu.
1880 yılında Pirlepe'de(Yugoslavya) doğdu. İyi bir öğrenim gördü. Vatan Hürriyet Cemiyeti'nde Mustafa Kemal ile beraber çalışdı. 1908 da Paris'te ateşemiliter olan Fethi Bey, Trablusgarp Savaşı çıkınca Paris'ten ayrıldı, Afrika'da yapılan savaşlara katılmak üzere Trablusgarb'a geçti.

1913'de İttihat ve Terakki Genel Merkezi'ne üye seçilmiş ve Genel Sekreter olmuştur. Aynı yılın son aylarında Sofya'ya elçi olarak tayin edildi. İzzet Paşanın kısa süren Sadrazamlığında Dahiliye Nazırı olarak görev alan Fethi Bey, Damat Ferit Paşa tarafından tutuklandı. Bütün muhaliflerini ortadan kaldırmak isteyen Damat Ferit, Fethi Bey'i Enver, Cemal ve Talat Paşaların kaçmalarına göz yummakla suçlandırmış ve Malta'ya sürgüne göndermiştir. Ancak tutuklanan İngilizler'le değiştirilmek suretiyle 1921 yılında Malta'dan kurtarıldı. Büyük Millet Meclisi tarafından Büyük Taarruzda Dahiliye Nazırı olarak seçilen Fethi Bey, Roma, Paris ve Londra'ya giderek; Yunanlıların Anadolu'dan çekilmelerini sağlayacak bir barış için çalışmıştır. Fethi Bey bu durumu, o sırada taarruz hazırlıklarını tamamlamak üzere bulunan Mustafa Kemal'e bir telgrafla birdirdi. Daha sonra da Ankara'ya döndü. Rauf Orbay'ın Başbakanlık görevinden ayrılması üzerine Başbakan seçildi (4 Ağustos 1923).

Cumhuriyetin ilanı sırasında yaşanan kabine buhranı üzerine Başbakanlıktan ayrıldı. Mustafa Kemal'in Cumhuriyetin ilanına karar verdiği sırada, O'nun yanında bulunmuş ve Mecliste takip edilecek çalışma şeklini beraberce tespit etmişlerdir. Fethi Bey, Cumhuriyetin ilanından sonra TBMM Başkanı seçildi. Terakkiperver Fırkanın kurulmasından sonra, Başbakanlıktan ayrılan İsmet İnönü'nün yerine tekrar başbakanlığı seçilen Fethi Okyar, Şubat 1925'te başlayan Şeyh Sait İsyanı sırasında Başbakanlıktan ayrıldı.

Büyükelçi olarak çalıştığı Paris'ten, 1930 yılında dinlenmek için yurda gelen Fethi Okyar'a Mustafa Kemal tarafından yeni bir parti kurması teklifi yapılması üzerine, Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurdu. Fakat bu parti kapatıldı. Mustafa Kemal'in ölümünden sonra da çalışmalarına devam eden Fethi Okyar, 12 Mart 1941'de Adliye Vekaleti görevinden ayrılmış ve birkaç yıl sonra 7 Mayıs 1943'de ölmüştür.

Adnan Menderes

Türkiye Cumhuriyeti Başbakan'ı, siyaset adamı.

1899 yılında Aydın'ın Koçarlı ilçesi Çakırbeyli köyünde doğdu. İzmirli Katipzade İbrahim Ethem Bey ile Aydınlı Hacı Alipaşazadeler’den Tevfika Hanım'ın oğlu olan Adnan, anne ve babasını küçük yaşta kaybetti ve anneannesinin yanında büyüdü.

Eğitimine İzmir İttihat ve Terakki Mektebi’nde başlayan Adnan Menderes, Üniversite öncesi eğitimini Kızılçullu Amerikan Kolejinde tamamladı. Kolej son sınıf öğrencisi iken 4 Aralık 1916'da askere alındı, 15 Aralık 1917'de Zabit Vekili (Asteğmen) rütbesine yükseltildi, 30 Ekimde terhis oldu.

İstiklal Savaşında 6 Ekim 1920'de yeniden askere alınarak Aydın Askerlik Şubesinde görevlendirildi. 1 Eylül 1921'de Şube İnzibat Subaylığına atandı. 1 Mart 1922'de Menderes Bölgesi Komutan Yaveri oldu. Zaferden sonra 1 Eylül 1922'de Teğmenliğe yükseltildi. 1'inci Kolordu 2. Şube, İstihbarat Şubesi ve İzmir Sansüründe hizmette bulundu. 1 Ağustos 1923'te terhis edildi.

12 Ağustos 1930'da İstanbul'da Ali Fethi Bey'in Başkanlığında kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkasında politikaya girerek partinin Aydın örgütünü kurdu ve İl Başkanı oldu. Partinin kendini kapatması üzerine siyasi yaşamını CHP'de sürdürdü. CHP Aydın İl Başkanlığına seçildi.

9. Dönem seçimlerinde Aydın Milletvekilliğine seçildi. Bu arada Ankara Hukuk Fakültesinde öğrenim görerek 1935 yılında mezun oldu. 10, 11 ve 12. Dönemlerde yine CHP adayı olarak Aydın'dan Milletvekili seçildi. 1945 yılına kadar TBMM'de komisyon raportörlüğü yapan Menderes, o yıl Saracoğlu Hükümetinin getirdiği Toprak Kanunu Tasarısını reddederek, komisyondan istifa etti. Partide yaptıkları muhalefetten dolayı, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile birlikte 25 Eylül 1945'te CHP'den ihraç edildi.

Adnan Menderes, mitingde.

Yaşanan ihraçların ardından, Celal Bayar da hem partiden hem de milletvekilliğinden istifa etti. Bu gelişmeler üzerine 7 Aralık 1945'te Demokrat Parti kuruldu. Adnan Menderes, Celal Bayar'dan sonra partinin ikinci adamı konumunda, partinin kurucuları arasındaydı.

8. Dönemde DP adayı olarak Kütahya'dan Milletvekili seçildi. 9. Dönemde İstanbul Milletvekili seçilerek 22 Mayıs 1950'de 1. (Demokrat Parti o dönem seçimi oylarının %53,5’ini alarak sandıkdan 1. parti olarak çıkmıştı), 9 Mart 1951'de 2. Menderes Hükümetlerini kurdu.

10. Dönemde yeniden İstanbul Milletvekili seçildi. 17 mayıs 1954'te 3. Menderes Hükümetini kurdu. 9 Aralık 1955'te Kabinesini yenilemek suretiyle, görevini dönem sonuna kadar sürdürdü. 28 Temmuz 1957'ye kadar Başbakanlıkla birlikte Milli Müdafaa Bakanlığına da vekalet etti. 11. Dönemde tekrar İstanbul Milletvekili oldu. Beşinci kez Bakanlar Kurulunu kurmaya memur edildi.


27 Mayıs 1960'ta Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülke yönetimine el koymasıyla tutuklanarak Yassıada'ya götürüldü. Yüksek Adalet Divanında, Anayasayı ihlâl ve çeşitli suçlardan dolayı yapılan yargılama sonunda ölüm cezasına çarptırıldı.

17 Eylül 1961'de ölüm cezası İmralı'da idam şeklinde yerine getirildi.

17 Eylül 1990'da naaşı İmralı'dan alınarak Devlet töreni ile İstanbul Vatan Caddesinde yaptırılan Anıtmezarda toprağa verildi.

Aydın, Adnan Menderes Üniversitesi ve İzmir, Adnan Menderes Havaalanına ismi verildi.

Adnan Menderes’in idam edilmeden önce yazdığı son mektubu:


Sizlere dargın değilim. Sizin ve diğer zevatın iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Onlara da dargın değilim. Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki, Adnan Menderes hürriyet uğruna koyduğu başını 17 sene evvel almadığınız için sizlere müteşekkirdir. İdam edilmek için ortada hiçbir sebep yok. Ölüme kadar metanetle gittiğimi, silahların gölgesinde yaşayan kahraman efendilerinize acaba söyleyebilecek misiniz? Şunu da söyleyeyim ki, milletçe kazanılacak hürriyet mücadelesinde sizi ve efendinizi yine de 1950’de olduğu gibi kurtarabilirdim. Dirimden korkmayacaktınız. Ama şimdi milletle el ele vererek Adnan Menderes’in ölüsü ebediyete kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir. Ama buna rağmen duam (bu kelimenin üzeri çizilip merhametim yapılmıştır) sizlerle beraberdir.

Türkiye'nin Şarkı sözü sitesi: Sarkisozum.gen.tr

AYDIN’DA 4 SAAT Yurt gezisine çıkan ve Aydın’a doğru gelmekte bulunan Atatürk’ün kulağına Aydın’da CHP’nin Serbest Fırkacıların eline geçtiği fısıldanınca Atatürk CHP Aydın merkezini ziyaret etmek istemedi.Israrlar üzerine uğradığı CHP il merkezinde ziyaretin uzamamasını,mümkünse beş dakikada bitirilmesini arzu etti.Onu İl Merkezinde heyecanla bekleyen Adnan Menderes’in ikram ettiği sigarayı reddetti.Kahve emreder misiniz? Diyen Menderes’e İstemem dedi. Atatürk beş dakika kaydı ile ve usul zaruriyetiyle geldiği CHP Aydın İl Merkezinde tam dört saat kaldı.Bu süre içinde kendisi dört kahve istedi ve Menderes’in zaman zaman takdim ettiği bir paket Gazi sigarasını bitirdi.Görüşmede 7 yönetim kurulu üyesi olduğu halde Atatürk 4 saat boyunca sadece Menderes’le konuştu ve onu dinledi.Ziraat,kooperatifleşme sanayinin kuruluşu,krediler ve diğer memleket sorunları konsunda Menderes’in ifade ettiği görüşlerin rapor haline getirilmesini istedi. Atatürk yanındakilere diyordi ki,Bugün konuştuğum genç elbette bizim parti mutemetlerimizle çalışamaz.Şayanı dikkat bir gençtir.

Hadise Açıkgöz

Eurovision Şarkı Yarışması'nda Türkiye'yi temsil etmiş olan pop müzik sanatçısı.

Hadise Açıkgöz, 1985 yılında, Belçikada dünyaya geldi. Çocukluğunda şarkı söylemeyi ve ata binmeyi seviyordu. Ekonomi ve Çağdaş Diller eğitimi aldıktan sonra, en büyük tutkusu olan müziğe yönelmeye karar verdi. Ailesi de bu durumu memnuniyetle karşılamış ve genç Hadise'ye destek olmuştu.

Hadise, 2003 yılında Belçika'nın "Popstar"ı olan Idool adlı yarışmaya katıldı. Finale kalan 10 isim arasında yer alamasa da birçok yapımcının dikkatini çekmeyi başardı. 2Brains şirketi kısa süre sonra genç kıza sözleşme teklifinde bulundu. Hadise, yapımcıları Yves Gaillard ve Serge Ramaekers ile birlikte kayıt sürecine başlamak için stüdyoya girdi.

Yapmak istediği müziği "şehirli pop" (urban pop) şeklinde nitelendiriyor. Christina Aguilera ve Beyoncé gibi isimleri beğeniyor, ancak aynı zamanda Prince, Janet Jackson, Tina Turner, Alicia Keys, Toni Braxton gibi daha tecrübeli isimlerden de etkilendiğini ifade ediyor. En büyük hayali, Tina Turner ile tanışmak ve aynı sahneyi paylaşabilmek. Türkiye'den ise Tarkan'ı çok beğeniyor, "Onunla düet yapmak rüya gibi olurdu" diyor.

Hasselt'te pazarlama bölümünde öğrenimini sürdüren ve beş dil (Flamanca, Fransızca, Almanca, Türkçe ve İngilizce) bilen Hadise, boş zamanının büyük bölümünü müziğe ayırıyor. Söz yazıyor, beste yapıyor, kayıt stüdyolarında zaman geçiriyor ve konserlerine hazırlanıyor. Bunların yanısıra formunu korumak için jimnastik yapıyor, arkadaşları ve kardeşleriyle zaman geçirmekten hoşlanıyor.

Rock, soul ve dünyanın çeşitli yerlerinde icra edilen farklı müzik türlerini bir araya getirerek kendi beğenisine göre şekillendirmeyi amaçlayan Hadise'nin ilk teklisi "Sweat" adını taşıyordu. Yves Jongen'in yazdığı ve Serge Ramaekers ile birlikte yapımını üstlendiği şarkı, 3 farklı versiyonuyla raflardaki yerini aldı. Onu daha geniş kitlelere taşıyan parça ise, Haziran 2005 çıkışlı "Stir Me Up" oldu. Şarkıcı, toplam 5 versiyonuyla sunulan "Stir Me Up"ın video klibiyle de olumlu not aldı.

Hadise, son olarak 13 Ocak 2006'da yeni teklisi "Ain't No Love Lost"u müzikseverlerin beğenisine sundu. Şarkının video klibi ise Tayland'da çekildi. Öte yandan "Ain't No Love Lost" teklisinde, şarkının "Burdayım" adlı bir de Türkçe versiyonu bulunuyor.

Hadise; şarkı sözü yazmaya, beste yapmaya ve kendini geliştirmeye devam ediyor. Ayrıca Belçika'da çeşitli konserler veriyor, Almanya, Hollanda, Polonya ve hatta Hindistan'da sahne almak için anlaşmalar imzalıyor. Onun adı şimdiden dünyaya yayılmaya başladı. Bakalım Hadise'yi önümüzdeki yıllarda Christina Aguilera, Jennifer Lopez gibi tüm dünyanın peşinden koştuğu bir popüler müzik yıldızı olarak görebilecek miyiz...

Angelina Jolie

Amerikalı aktris, model ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komisyonu İyi Niyet Elçisi. Gerçek adı Angelina Jolie Voight’tur. Birçok dergi tarafından dünyanın en güzel kadını seçilmiştir. Golden Globe, Emmy ve Oskar ödüllerinin sahibi olan ünlü oyuncu kimsesiz çocuklara yardım amaçlı projeler yürütmektedir. Filmlerinden bazıları Gia, George Wallace, Girl Interrupted, Alexander ve The Good Shepherd’dır.


4 Haziran 1975’te Los Angeles’ta dünyaya geldi. Babası Jon Voight ve annesi Marcheline Bertrand film oyuncusuydular. Kardeşi James Haven da sonraları aktör ve prodüktör olarak ün yapacaktı. Jolie, Chip Taylor’ın yeğeni ve ünlü Fransız aktris Jacqueline Bisset’le Maximilian Schell’in vaftiz kızıydı.

1976’da annesi ve babası boşandıktan sonra Jolie ve erkek kardeşi anneleri Marcheline Bertrand’la New York’a taşındılar. Küçüklüğünde yılan ve kertenkele toplayan ve Uzay Yolu dizisindeki Mr. Spock karakterine aşık olan Jolie, sık sık annesiyle birlikte sinemaya gidiyordu. Sinemayı sevmesinde ailesinin elbette büyük etkisi olmuştu. Zira Jolie, Lee Strasberg Theatre Institute’de 2 yıl oyunculuk eğitimi almaya karar verdi ve sahnelenen birçok oyunda rol aldı. Sonraları ailenin Los Angeles’a geri dönmesiyle Beverly Hills High School’a kaydolan Jolie, zengin aile çocuklarının arasında sadeliğiyle dikkat çekiyor ve ikinci el giysiler giyiyordu. İlk modellik deneyiminde başarısız olunca bileklerini kesen Jolie, daha sonra CNN’e verdiği röportajda konuyla ilgili olarak şunları söyleyecekti: “Bıçak biriktiriyordum ve kendimi kesip acıyı hissetmek benim için bir ritüel olmuştu. Bu benim için bir çeşit terapiydi, çünkü kendimi yaşıyor gibi hissettiriyordu.”

14 yaşında modellik yapmak üzere Finesse Model Management’la anlaşma imzalayan Jolie, Meat Loaf’un Rock'n'Roll Dreams Come Through, Antonello Venditti’nin Alta Marea ve Lenny Kravitz’in Stand by My Woman kliplerinde oynadı. Kardeşi James Haven USC School of Cinematic Arts’ta öğrenim görüyordu ve Jolie onun okul için hazırladığı projelerde de rol alıyordu.

16 yaşında mezun olduktan sonra annesinin evine oldukça yakın bir yerde ev tutan ve tiyatro çalışmalarına başlayan Jolie, babasının ailesine olan ilgisizliğinden dolayı ondan çok soğumuştu. Temmuz 2002’de babasının soyadını istemediğini mahkemeye bildiren Jolie’nin bu isteği kabul edilerek, soyadı değişikliği 12 Eylül 2002’de resmen gerçekleşti.

Angelina Jolie’nin ilk profesyonel film tecrübesi düşük bütçeli Cyborg 2’de başrolü oynamasıyla gerçekleşti. 1995’te Hackers filminde canlandırdığı Kate rolüyle dikkat çeken ve eleştirmenlerden olumlu puan alan Jolie, filmdeki rol arkadaşı Jonny Lee Miller’a aşık oldu ve çift 28 Mart 1996’da dünya evine girdi. Mojave Moon,Love Is All There Is,Foxfire ve True Women gibi filmlerde rol aldıktan sonra ona en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Golden Globe kazandıracak ve Emmy ödüllerine de aday olmasını sağlayacak George Wallace isimli TV filminde rol aldı.

1998’de süper model Gia Caranginin hayatını canlandırdığı HBO yapımı TV filmi Gia için kamera karşısına geçen Jolie’nin performansı ayakta alkışlandı. Gia rolüyle en iyi kadın oyuncu dalında Golden Globe ve Emmy ödüllerini kazanan Jolie 2 yıl üstüste en prestijli ödüllerin sahibi olmuştu.

Uzun süre problemli evlilikleri nedeniyle ayrı yaşayan Jolie ve Miller çifti 3 Şubat 1999’da resmen boşandılar. Aynı yıl Jeffery Deaver’ın aynı adlı romanından beyaz perdeye aktarılan The Bone Collector filminde Denzel Washington’la başrolleri paylaştı.

Angelina Jolie başrollerini Winona Ryder ile paylaştığı Girl, Interrupted isimli filmdeki rolüyle 1999’da en iyi yardımcı kadın oyuncu oskarının sahibi oldu.

90’lar ünlü oyuncu için oldukça başarılı geçti ve Jolie, Pushing Tin fiminin setinde tanıştığı Billy Bob Thornton’la büyük aşk yaşamaya başladı. Çift 5 Mayıs 2000 tarihinde evlendi.

Jolie’nin dünya çapında tanınmasını sağlayan film, 2001 yılında Lara Croft: Tomb Raider filmiyle oldu. Kazandığı büyük gişe başarısının yanında, filmin vizyona girdikten kısa bir süre sonra hazırlanan bilgisayar oyunu da Jolie’nin ününü pekiştirdi. 2002’de Edward Burns’le birlikte Life or Something Like It filminde rol aldı ve 10 Mart 2002 tarihinde Kamboçya’dan Maddox Chivan isminde bir erkek çocuk evlat edindi.

2003’te Lara Croft Tomb Raider: The Cradle of Life ile serinin ikinci filmi için yeniden kamera karşısına geçti. 2005 Jolie’nin hayatı için oldukça önemli bir yıl oldu. Zira Jolie, Mr.&Mrs. Smith filminde birlikte rol aldığı Brad Pitt’le yakınlaşınca, o dönem evli olan Pitt yüzünden magazin basını her gün yeni bir haberle okuyucunun karşısına çıkıyordu. Yuva yıkan kadın olmadığını her fırsatta dile getirse de Jolie, Pitt-Aniston çiftinin ayrılmasında en büyük etkenlerden biri olarak görüldü.

Jolie 6 Temmuz 2005’de Etyopya’dan annesinin aids yüzünden ölmesi sonucu yetim kalmış olan Zahara Marley adında bir kız çocuğu evlat edindi.

Pitt’le beraber bir aile kurma kararı alan ancak evlenmeyen Jolie’nin evlat edindiği çocukları Brad Pitt de kendi nüfusuna geçirdi ve soyadları Jolie Pitt şeklinde değiştirildi.

27 Mayıs 2007’de çiftin Shiloh Nouvel Jolie-Pitt adında bir kız çocukları oldu. Shiloh İncil’de barış içinde olan anlamına geliyordu.

Jolie başrollerini Matt Damon’la paylaştığı 2006 tarihli The Good Shepherd filminde rol aldı. 2007 yılında Jolie, yönettiği ilk film olan A Place in Time adlı belgeseli çekti. Belgesel dünya çapında, 27 ülkede gösterildi. Aynı yıl A Mighty Heart filminde yol alan Jolie, Altın Küre'ye aday gösterildi. 2007 yılında ayrıca Beowulf adlı animasyon filminde rol alan Jolie, motion capture tekniği kullanılan bu film ile animasyon sektörüne de oyuncu olarak giriş yapmış oldu.

2008 yılında, James McAvoy ve Morgan Freeman'la beraber, başarılı bir çizgiroman uyarlaması olan Wanted'ta oynadı. Aynı yıl Jack Black ile beraber Kung Fu Panda adlı animasyon filminin seslendirme kadrosunda yer aldı; bu film Jolie'nin rol aldığı en fazla gişe hasılatı yapan film olma özelliğini de elinde bulundurmaktadır.

Clint Eastwood'un yönetmenliğini yaptığı Changeling adlı filmdeki başrolü sayesinde Akademi, BAFTA, Altın Küre, Sinema Oyuncuları Derneği gibi pek çok prestijli sinema ödülüne aday gösterildi.

Ünlü oyuncunun post prodüksiyon aşamasında olan ve duyurulan son filmi ise Salt. Filmin 2010 yılında gösterime girmesi bekleniyor.

Jolie hala Brad Pitt ile birlikte. Henüz evlenmeyen çiftin Maddox, Zahara Marley, Pax Thien adlı üç evlatlık çocuklarının yanı sıra, Shiloh-Nouve, Vivienne Marcheline, Knox Léon adlarında üç de biyolojik çocukları bulunmaktadır.

Recep Tayyip Erdoğan

Türkiye Cumhuriyeti'nin 59. ve 60. dönem başbakanı, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kurucusu ve siyaset adamı.

Aslen Rizeli olan Recep Tayip Erdoğan 26 Şubat 1954 yılında, Kasımpaşa’da doğdu. Babası Ahmet Erdoğan, annesi ise Tenzile Erdoğan'dı. Babası, deniz yollarında kıyı kaptanı olarak çalışırdı. Ailesiyle birlikte 13 yaşında Rize’den İstanbul’a gelen Tayyip Erdoğan'ın 3'ü erkek ve 1'i kız olmak üzere 4 kardeşi daha bulunmaktaydı. Hayatının önemli bir bölümü İstanbul’un en eski yerleşim yerlerinden biri olan Kasımpaşa’da geçti. İlkokulu Piyale Paşa İlkokulu’nda okudu. 1965 yılında Piyale Paşa İlkokulu’nu bitirip, İstanbul İmam Hatip Okulu'na başladı. Okuldaki şiir okuma yarışmalarına, liseler arası münazaralardan, kompozisyon yarışmalarına, atletizmden, futbol turnuvalarına kadar pek çok sportif, sosyal ve kültürel etkinliklere katıldı.

Spor çalışmalarını ilerleten Erdoğan 1969 yılında, 15 yaşındayken Camialtı Spor Kulübünden transfer teklifi alarak bu klupte spor etkinliklerine devam etti.

İmam Hatip Okulu’ndan 1973 yılında mezun oldu. Marmara Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesini kazandı. Bu arada Camialtı Spor Kulübünden, İ.E.T.T'ye transfer oldu. 1976 yılında İ.E.T.T futbol takımı İstanbul şampiyonu oldu. 12 Eylül 1980 sonrası İ.E.T.T’den ayrılmak zorunda kaldı. 16 senelik futbol hayatını da böylece noktalamış oldu.

Üniversite yıllarında aktif sosyal ve siyasi hayatın içinde yer almaya başladı.. Milli Türk Talebe Birliği'ndeki görev yıllarından sonra, 1976 yılında Milli Saadet Partisi Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanlığına ve aynı yıl MSP İstanbul İl Başkanlığı'na seçildi. 1977 yılında bir konferans münasebetiyle tanıştığı Emine Hanım’la 4 Temmuz 1978’de evlendi. Evliliklerinden 2 erkek, 2 kız olmak üzere 4 çocukları oldu. (Ahmet Burak, Necmeddin Bilal, Esra ve Sümeyye.)

12 Eylül 1980’de İ.E.T.T’den ayrılınca özel sektörde çalışmaya başladı. Bir müddet özel sektörde çalıştıktan sonra 1982 yılında askere gitti. Yedek subay eğitimini Tuzla’da yaptı. Askerlik sonrası daha önce çalıştığı özel şirkette yaklaşık 1,5 sene çalıştı. Daha sonra başka bir şirkette Genel Müdür olarak göreve başladı..

12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra 1983 yılında kurulan Refah Partisi ile siyasi hayatı tekrar başlamış oldu. 1984 yılında Beyoğlu İlçe Başkanı, 1985 yılında da İl Başkanı ve M.K.Y.K üyesi seçildi. 1984-1994 yılları arasında partisi ile bir çok seçime girdi. 1986 ara seçimlerinde milletvekili adayı oldu. 1989 yılında Beyoğlu ilçesinden belediye başkan adayı oldu. Partisi 1989 seçimlerinde 2. parti oldu. 1991 senesinde tekrar milletvekili adayı oldu. Seçimi kazandı ve milletvekili oldu.Daha sonra tercihli oy sistemi nedeniyle yüksek seçim kurulu mazbatasını iptal etti.

27 Mart 1994 seçimlerine kadar İstanbul İl Başkanlığı görevini sürdürdü. 27 Mart 1994 seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu ve seçimi kazandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde hakkında çok sayıda dava açıldı. Akbil, İsfalt ve İdo hakkında açılan yolsuzluk davaları, milletvekili seçildiği dönemde geçici olarak donduruldu.

Fazilet Partisi'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması üzerine, parti içindeki iki farklı görüşü oluşturan milli görüşçüler ve yenilikçiler hareketleri kendi partilerini kurdular. Recai Kutan, milli görüşçüler ile birlikte Saadet Partisini kurarken, Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki yenilikçiler 14 Ağustos 2001 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi (A.K.P.)'yi kurdular.

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ilk genel kongresinde Erdoğan başkan seçildi. A.K.P., 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçimlerde %34.29 oy alarak birinci oldu. Partisinin genel seçimleri kazanmış olması ve de iktidar partisi konumunda yer alması Erdoğan'ı meclise sokmak için yeterli olmadı; çünkü seçim yasağı bulunmaktaydı. Parti başkanlığı ve başbakanlık görevine, bir süre Abdullah Gül baktı.

Siirt milletvekili Fadıl Akgündüz'ün milletvekilliğinin düşürülmesi ve ardından yapılan Siirt seçimleri sonucunda Erdoğan, Siirt Milletvekilliği'ni kazandı. A.K.P.'nin başkanlığına ve koltuğundan çekilen Abdullah Gül'ün başbakanlık makamını eline geçirdi.

22 Temmuz 2007 tarihinde, meclisin 23. döneminde yapılan seçimlerde A.K.P. %46.6 oy alarak tekrar iktidar partisi oldu ve Erdoğan da ikinci kez başbakanlık koltuğuna oturdu.

Davaları

Recep Tayyip Erdoğan ilk olarak 1989 yılında, Beyoğlu Belediye Başkanlığı seçimini kaybettikten sonra, seçim sonuçlarına itiraz için başvurduğu mahkemede hakime "sarhoş" diye hitap etti, bu nedenle bir hafa göz altında tutuldu ve para cezası aldı.

12 Aralık 1997 yılında, Siirt'te yaptığı bir konuşmada ünlü şair Ziya Gökalp'in Asker Duası adlı şiirini değiştirerek "Minareler süngü, kubbeler miğfer / Camiler kışlamız, mü'minler asker / Bu iláhi ordu dinimi bekler / Allahu Ekber, Allahu Ekber." şeklinde okudu ve ülke Atatürk'ün reformlarını takip edenler ve İslam'a inanalar arasında ikiye bölünmüştür anlamına gelen açıklamalar yaptı. Bu eylemin sonucunda "Halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek" suçundan dolayı hakkında dava açıldı. Dava sonucunda bir yıl hapse ve 860 milyon Türk Lirası para cezasına çarptırıldı. Mahkeme bu cezayı dört ay hapis cezası ve 176 milyon Türk Lirası'na düşürdü; Erdoğan Pınarhisar Cezaevinde 4 ay mahkum oldu, cezasını tamamlayıp 24 Temmuz 1999 tarihinde cezaevinden çıktı.

14 Ocak 2000 tarihinde, Melbourne'de yayın yapan bir radyonun programında kendisine yönetilen soruları yanıtlarken terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'a "sayın" hitabında bulundu. Şehit Anaları Derneği'nin bu sözden dolayı kendisine açtığı davada İstanbul Kartal 2. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından söylediği sözün kasti olduğu kararı verildi ve sembolik olarak "3 kuruş" tazminat ödemeye mahkum edildi. İtirazı, temyiz mahkemesince kabul edilmedi.

Musa Kart'ın, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde çizdiği ve Erdoğan'ı ip yumağına dolanmış bir kedi olarak tasfir ettiği karikatür için çizere dava açtı. İlk duruşmasını Erdoğan'ın kazandığı dava, sonraki duruşmalarda Ankara Sekizinci Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından iptal edildi ve Erdoğan'ın tazminat isteği reddedildi. Bu olayı protesto etmek için Penguen adlı mizah dergisinin 24 Şubat 2005 sayılı nüshasında yayınlanan kapak çiziminde Tayyipler Alemi adı altında farklı hayvanların vücutlarına kafası çizilen Erdoğan, Penguen dergisine 40.000 YTL'lik bir tazminat davası açtı. Fakat bu dava da Ankara Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından, 14 Şubat 2006 tarihinde reddedildi.

Türkiye'nin Şarkı sözü sitesi: Sarkisozum.gen.tr

Global ekonomik kriz ile ilgili olarak, Türkiye'yi kastederek "Bu gemi asla batmayacak" demiştir.

Albert Einstein

Modern fiziğin kuramlarının oluşmasında büyük katkıları olan Albert Einstein'nın en bilinen teorilerinden biri İzafiyet Teorisi'dir. Döneminde tartışmalara sebebiyet vermiş bu kuram ile uzay-zaman kavramları yeni şeklini almıştır. Avrupa ve Amerika'da birçok üniversitede fizik, tıp ve felsefe alanlarında onursal doktora almaya hak kazanmıştır. 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü alan Einstein, bunun dışında birçok ödül ve nişan almıştır. Bunlar arasında Copley Nişanı(1925) ve Franklin Nişanı(1935) da bulunmaktadır. Ayrıca "Time" dergisinde yapılan "Yüzyılın İnsanı" adlı ankette "Yüzyılın İnsanı" seçilmiştir.

Albert Einstein, 14 Mart 1879 yılında Almanya'da Württemberg'de doğdu. 1880 yılının Haziran ayında ailesi Munich'e taşındı. Babası Hermann ve abisi Yakob burada Einstein&Cie adında bir elektrik mühendisliği ile ilgili bir şirket kurdular. Einstein, konuşmaya geç başlaması dışında normal bir çocukluk geçirdi. 1884 yılında eğitimi için özel dersler ve 1885 yılında da keman dersleri aldı. Aynı yıl Yahudi olduğu halde Munich'deki Katolik Okulu'nda eğitimine başladı. 1888'de yine bu şehirdeki Luitpold Gymnasium'a geçerek eğitimine devam etti. Eğitim hayatından hoşlanmıyordu. 1894 yılında ailesinin iflası sonucu İtalya'ya yerleştiler.

Bugünkü adı "ETH Zürich" olan "Swiss Federal Polytechnic Enstitüsü"ne gitmek için başvurdu ancak giriş sınavında başarısız olduğu için, İsviçre'de Aarau'da eğitimine devam etti. Babasının istediği gibi elektrik mühendisi olamayacağını anladı. İki yıl sonra 1896'da "Swiss Federal Polytechnic Enstitüsü"ne matematik ve fizik öğretmeni olmak için gitti. Maxwell'in "Elektromanyetik Teorisi" üzerinde çalıştı. Bu okulda tek kadın öğrenci olan Mileva Maric ile tanıştı. Evlenmek için ailesiyle tanıştırdı ancak Mileva'nın yaşının büyük olması ve Yahudi olmamasından dolayı annesi evliliğe karşı geldi. Mileva'nın evlilik dışı hamile kalmasıyla doğan kızlarını evlatlık olarak vermek zorunda kaldılar.

1900 yılının Haziran ayında mezun oldu. Ardından 21 Şubat 1901'de İsviçre vatandaşlığına başvurdu ve kabul edildi. Mayıs 1901'den, Temmuz 1902'ye kadar Winterthur ve Achaffhausen'de özel ders verdi. Öğretmenlik için başvurduğu yerlerden çok genç olması nedeniyle olumlu cevap alamıyordu. Sonra İsviçre'nin başkenti Bern'e gitti. Geçimini sağlamak için matematik ve fizik dersleri vermeye devam ediyordu. Bernese'deki "Akademie Olypia"ya katıldı. Bu sırada birçok bilim adamıyla tanışma fırsatı buldu. Kariyeri için önemli bir adımdı. Ardından teknik asistan olarak İsviçre Patent Ofisi'nde işe başladı. Einstein, mucitlerin patent alabilmesi için yaptıkları aletleri inceliyor ve elektromanyetik cihazların denetimini yapıyordu. Cihazların farklılıklarını ve zayıf yönlerini görerek, nasıl düzeltebileceği üstünde çalışıyordu. Bazen o kadar çok değişiklik yapması gerekiyordu ki alet artık onun tasarımı haline bile gelebiliyordu.

6 Ocak 1903 tarihinde ailesinin tüm karşı gelmelerine rağmen okul yıllarında tanıştığı Mileva Maric ile evlendi. Kendisi de bir matematikçi olan Milena Maric ile birçok ortak noktaya sahipti. 1904 yılında ilk oğlu Hans Albert, 1910 yılında da ikinci oğlu Eduard doğdu. İleriki yıllarda Eduard şizofreni teşhisiyle Zürich'deki bir akıl hastanesine yatıldı ve hayatını da burada kaybetti. Albert ise ileriki hayatında California Üniversitesi'nde profesörlük yaptı.

1903 yılında artık İsviçre Patent Ofisi'deki işinde ilerlemeye başlamıştı. Makina Teknolojisine hakim bir duruma gelmişti. Bir yandan Max Planck'ın kuantum teorisi üzerinde çalışıyordu.1905 yılında Zürich Üniversitesi'de "A New Determination of Molecular Dimensions" adlı doktora tezini verdi ve doktor ünvanını aldı. Aynı yıl modern fiziğin temellerini oluşturan makalelerini yazmaya başladı. "Annus Mirabilis Papers" adlı bu çalışması ile birçok bilim okulunda teorileri tartışılmaya başladı. Bu makalelerden üçü (Brownian Motion, The Photoelectric Effect ve Special Relativity) Nobel Ödülü'ne aday gösterildi. Nobel Ödülü'nün komitesindeki birçok tartışmadan sonra "The Photoelectric Effect" adlı çalışması ile 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü aldı. "The Photoelectric Effect" adlı çalışmasında Quantum Fiziği üzerinde çalışmıştı. Işık tanecikleri veya fotonlar ile ilgili hipotezini hazırladı.Yüzeyden elektron koparmak için son elektron seviyesinde az elektron bulunan alkali metalleri kullanmıştır. "hv=k+w" formülüyle fotonun olay sonundaki enerjisini hesaplamıştır. Bu makalelerin içinde yer alan "On The Electrodynamics of Moving Bodies" adlı çalışmasıyla farklı koordinat sistemlerinde bulunan sabit hızdaki farklı nesnelerin birbirlerine göre hareket prensiplerini açıklıyordu. Ardından yayımlanan "Does the Inertia of a Body Depend upon its Energy Content?" adlı makalede "E = m.c ²" formülünü ortaya atmıştır. 1906 yılında son olarak "Planck's Theory of Radiation and the Theory of Specific Heat"i yayımladı.

"Sadece iki şey sonsuzdur, evren ve insan ahmaklığı,
ilkinden o kadar da emin değilim."
Albert EINSTEIN

1908 yılında Bern'de okutman olarak göreve geldi. 1909 yılına gelindiğinde Zürich Üniversitesi'de profesör olarak çalışmaya başladı. Bir süre Prague Charles Üniversitesi'nde çalıştıktan sonra 1912'de Zürich'deki görevine geri döndü. 1914 yılında 1. Dünya Savaşı'nın başlamasından sonra Berlin'de profesör olarak yerel bir üniversitede çalışmaya devam etti. Prusya'da Academy of Science'a üye oldu. Prusya vatandaşlığına başvurdu. 1914'den 1933 yılına kadar Kaiser Wilhelm Fizik Entitüsü'nde müdürlük yaptı. Yine 1920'den 1946 yılına kadar Leiden Üniversitesi'nde üstün profesörlük ünvanıyla çalışmalarını sürdürdü.

1917 yılında "On the Quantum Mechanics of Radiation" (Radyasyonun Quantum Mekaniği Üzerine) adlı makalesini yayımladı. 1919 yılında Mileva'dan boşandı, ardından kuzeni Elsa Löwenthal ile evlendi. Elsa, Einstein'nın yaşlılık yıllarında yanında oldu ancak hiç çocuk yapmadılar. 1915 yılında Prusya'da Academy of Science'da bulunduğu sırada genel izafiyet kuramını oluşturdu. Newton'nun çekim yasalarından yararlanarak kendi teorisini oluşturdu. 2. Dünya Savaşı'ndan dolayı yayımları Almanya'dan dışarıya ulaşamadı. Einstein'nın bu yeni teorisi Hendrik Antoon Lorentz ve Paul Ehrenfest tarafından keşfedildi. İngiltere'deki birçok astronom bu teoriyi inandırıcı bulmadı. 1917 yılındaki güneş tutulmasındaki gözlemler ile teorinin gerçekliği ortaya çıkacaktı. Ertesi yıl güneş tutulmasına ait fotoğraflar incelendi. Einstein, kütlenin uzay- zamanı geometrik olarak eğmesi, uzak yıldızlardan gelen ışıkların eğrilmesine neden olduğu savunuyordu. Bu eğrilik iç bükey olmalıydı. Bu teori bilim dünyasında büyük bir yankı uyandırdı.

1921 yılında Einstein teorisi üzerinde çalışmak için New York'a gitti. 1933 yılında Hitler'in ırkçı politikasından dolayı Alman vatandaşlığından çıkarak Amerika'ya geçti ve buranın vatandaşlığına geçti. Amerika Birleşik Devletleri'nde Princeton Üniversitesi'nde Institute of Advanced Study'de profesörlük hayatına ve çalışmalarına devam etti. 1945 yılında Princeton Üniversitesi'nden emekli oldu. 1926 yılında ise Leo Szilard ile zehirli gaz çıkarmayan buzdolabı projesi üzerinde çalıştı.

1933 yılında Almanya'da Nasyonal Sosyalist Partisi'nin iktidara gelmesiyle yasalar yüzünden çalışmalarına izin verilmeyen 40 bilim adamı adına Mustafa Kemal Atatürk'e bir mektup yazarak onların Türkiye'de çalışmalarına devam etmelerini istemişti. Atatürk bu isteği kabul ederek İstanbul Üniversitesi'nde çalışma imkanı tanımıştı.

Bu dönem Einstein'a İsrail Başbakanlığı teklif edildi ancak Einstein teklifi kabul etmedi. Dr. Chaim Weizmann ile Jerusalem Musevi Üniversitesi'ni kurdu.

1945 yılında Roosvelt'e yazdığı mektupta nükleer silahların yapılabileceğinden bahsetti. Daha sonra nükleer silahların oluşumuna ve kullanılmasına neden olduğu için büyük pişmanlık duyduğunu hep dile getirdi. Hayatının geri kalanında da Atom Bombası'nın kullanım şeklinden rahatsızlığını dile getirerek, buna karşı bir tutum izledi.

1948 yılında Brendeis Üniversitesi'nin komitesinde görev aldı. 18 Nisan 1955 yılında 76 yaşında iç kanama sonucu hayatını kaybetti. "Generalized Theory of Gravitation" adlı çalışması yarım kaldı.

Ölümünden sonra otopsisini yapan Dr. Thomas Stoltz Harvey beynindeki anormaliyi fark etti. Paryetal lobunun normal insanlarınkinden %15 daha büyük olduğunu keşfetti. Beynin bu bölgesi matematik ve görsel yetenekle ilgili becerilerinin geliştiği bölge idi. Ayrıca Einstein'nın beyninin normal insanlardan %73 daha kıvrımlı olduğu gözlemlendi.

Einstein’ın araştırmaları (kronolojik sıra ile); Özel Görelilik Teorisi (1905), Görelilik (İngilizce çevirileri 1920 ve 1950), Genel Görelilik Teorisi (1916), Brown Devinimi Teorisi Üzerine Araştırmalar (1926), ve Fiziğin Evrimi (1938). Bilimdışı çalışmaları arasında Siyonism Hakkında (1930), Neden Savaş? (1933), Benim Felsefem (1934) en önemlileridir.

Gülben Ergen

Gülben Ergen, 1972 doğumlu ünlü ses sanatçısı, sinema ve dizi oyuncusu. Mankenlikle başladığı kariyerinde Fırat, Marziye ve Dadı adlı dizileriyle tanınan Ergen, ayrıca albümleriyle de şarkıcılıkta kendini kanıtlamış bir isim. 2004 yılının eylül ayında Sultan’s of the Dance ve Anadolu Ateşi adlı şovlarıyla adını duyuran Mustafa Erdoğan ile evlenen Ergen, 18 Ocak 2007’de bir erkek çocuk dünyaya getirdi.


Gülben Ergen Erdoğan, 25 Ağustos 1972’de Mazhar ve Gülser Ergen’in kızı olarak İstanbul Kanatlarımın Altında’da dünyaya geldi. İlkokuldan sonra Erenköy Kız Lisesi’nde orta öğrenimini tamamlayan Ergen, lise öğrenimini ise Kadıköy Ticaret Lisesi’nde aldı. Ergen, 1987’de lise 2. sınıftayken katıldığı Sinema Yıldızı Yarışması’nda 2. seçildi. Hürriyet Gazetesi tarafından düzenlenen bu yarışma sayesinde tanınan bir yüz haline gelen Ergen, liseyi bitirdikten sonra mankenlik yapmaya başladı.

1988 yapımı Bülent Ersoy ve İsmet Özhan’ın başrolünde olduğu Samim Değer filmi Biz Ayrılamayız (Mine rolünde), Ergen’in ilk sinema filmi oldu. Yine 1988‘de Kartal Tibet’in yönettiği ve Kenan Kalav’la birlikte oynadığı Deniz Yıldızı filminin ardından, Cüneyt Arkın ile Av (1989), Serdar Gökhan ve Eşref Kolçak’la birlikte ise Kanun Savaşçıları (1989) adlı filmler, 18’indeyken kendisinden beş yaş büyük ağabeyini trafik kazasında kaybeden Ergen’in oynadığı diğer filmler oldu.

Ergen, 1990’da Orhan Kemal’in ünlü eserini TRT ekranına taşıyan ve büyük beğeni toplayan Hanımın Çiftliği adlı dizi filmde; Erol Taş, İlknur Bozkurt ve Fikret Hakan’la birlikte rol aldı. 1991’de Osman F. Seden’in senaryosunu yazıp yönettiği ve Halide Edip Adıvar’ın eserinden uyarlanan Yol Palas Cinayeti, 1992’de ise yine Osman F. Seden imzalı İki Kız Kardeş adlı filmlerde, Aydan Şener’le birlikte kamera karşısına geçti.

1994’te ünlü Maksim Gazinosu’nda, İbrahim Tatlıses’in alt kadrosunda yer alan Gülben Ergen, aynı zamanda ünlü türkücünün Haydi Söyle adlı parçasının klibinde oynadı. Bunun ardından yine 1994’de Tatlıses’in başrolünde olduğu ve yönetmenliğini de üstlendiği ''Fırat'' adlı dizide rol aldı. Ergen, bu dizinin çekimleri sırasında Fırat Nehri’nde geçen bir sahne sırasında kuvvetli akıntı nedeniyle çok zor anlar yaşadı.

Şarkıcılık konusunda da yeteneğini ortaya seren Ergen, 1997‘de ''Merhaba'' adlı ilk albümünü çıkardı. 1998’de cuma, cumartesi ve pazar günleri, Bostancı Gösteri Merkezi’nde Huysuz Virgin (namı diğer Seyfi Dursunoğlu) ile ''Castra Castra Show'' adını verdikleri bir şov sergiledi. Televizyon izleyicileri için hazırladığı ''Gümbür Gümbür Gülbence'' programı ile hayran kitlesini iyice arttıran Gülben Ergen’in atladığı önemli basamaklardan birisi de Kadir İnanır ile birlikte çevirdiği ''Marziye'' isimli dizi oldu. Diziye de ismine veren Marziye karakterini canlandıran Ergen, 1998-2000 yılları boyunca televizyon izleyicisini ekrana kitlemeyi başardı.

1999 yılında Avşa Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü başta olmak üzere birçok ödüle layık görülen Gülben Ergen, yıl biterken ''Kör Aşık'' adlı ikinci albümünü piyasaya sürdü. 2000 yılında Haldun Dormen ve Kenan Işık ile birlikte ''Dadı'' adlı dizide buluşan Ergen, ''Melek'' isimli bir dadıyı canlandırdığı bu komedi dizisinde de başarısını gösterdi ve Magazin Gazetecileri Derneği, 9. Altın Objektif Ödülleri’nde 2000 yılının En İyi Kadın TV Yıldızı Ödülü’ne layık görüldü. Ergen aynı zamanda Altın Kelebek, 2000 yılının En İyi Kadın Oyuncusu Ödülü’nün de sahibi oldu.

2001’de genel yayın yönetmenliğini üstlendiği Gülbence isimli bir dergi çıkaran Ergen, 2003’de Ali Sürmeli, Yasemin Kozanoğlu ve Deniz Türkali ile birlikte başrollerini paylaştığı, yayını sadece 8 bölüm süren Hürrem Sultan adlı dizide rol aldı. Ünlü kanuni ve Türk müziği orkestra şefi Taşkın Sabah’la çalışmaya başlayan Ergen, son 4 albümünü de (Sade ve Sadece-2002, Uçacaksın-2005, 9+1 Fıkır Fıkır-2005 ve Gülben Ergen-2006) Sabah’ın müzik yönetmenliği eşliğinde hazırladı.

Gülben Ergen, 2004 yılının eylül ayında ''Sultan’s of the Dance'' ve ''Anadolu Ateşi'' adlı şovlarıyla adını dıyuran ve Yılmaz Erdoğan’ın da kardeşi olan Mustafa Erdoğan ile evlendi. Ergen, 18 Ocak 2007’de Atlas ismini verdikleri bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Gülben Ergen Erdoğan ve Mustafa Erdoğan çifti, yakınları ve hayranları tarafından hastaneye gönderilecek çiçekler yerine, Tema Vakfı aracılığıyla bağışlanan fidanlarla gerçekleşen Atlas Bebek Ormanı’nı oluşturdu. 2008 yılında müzik çalışmalarına devam eden sanatçı "Aşk Hiç Bitmez" adlı albümü ile müzik piyasasına güçlü bir dönüş yaptı.

Ödülleri:

1987 - Hürriyet Gazetesi Sinema Güzeli 2. ödülü,

1999 - MGD Tv Başarı Ödülü,

1999 - Avşa Film Festivali En İyi Bayan Oyuncu ödülü,

1999 - TGRT Evita Gülbence programının gösterdiği başarılı grafik ödülü

1999 - Magazin Gazetecileri Derneği - 7.Altın Objektif Ödülleri- 1998 yılının televizyon başarısı ödülü

2000 - MGD En İyi TV yıldızı,

2000 - Magazin Gazetecileri Derneği - 8. Altın Objektif Ödülleri - 1999 yılının televizyon en iyi kadın tv yıldızı ödülü

2001 - Magazin Gazetecileri Derneği - 9. Altın Objektif Ödülleri - 2000 yılının televizyon en iyi kadın tv yıldızı ödülü

2001- Altın Kelebek - 2000 yılının en iyi kadın oyuncusu ödülü

2001 - Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı Onur Üyeliği,

2002 - MGD En İyi Kadın Oyuncu,

2002 - Altın Kelebek En İyi Tv Oyuncusu,

2004 - Kral Tv Video Müzik Ödülleri - En iyi arabesk - fantazi kadın şarkıcı,

2005 - Kadir Has Üniversitesi - En has albüm: Uçacaksın

2005 - 2004 Yılının en iyi tüketicisi ödülü

2005 - 6.Tüketiciyle Dost Altın Kalite Zirvesi 2004 yılının en iyi sanatçısı ödülü

2005 - Fatih Üniversitesi 2004 Yılının En Aktif Kadın Sanatçısı Ödülü

2005 - Müyap en çok satan albüm ödülü (600 binlik satış ile uçacaksın albümü).

2006 - Altın Nota Müzik Ödülleri 2005 yılının en iyi Pop-Fantezi Kadın Sanatçısı ödülü

2006 - Kadir Has Üniversitesi - En has albüm: 9+1 Fıkır Fıkır

2006 - Jetix Ödül Töreni - En iyi kadın şarkıcı

E. C. Segar

Temel Reis karakterinin yaratıcısı olan ABD'li karikatürist.

Elzie Crisler Segar, 8 Aralık 1894'te, Chester, Illinois, A.B.D.’de dünyaya geldi. Zanaatkar bir babanın oğlu olarak genç yaşlarında boyacılık, duvar kağıdı kaplama gibi işlerinde babasına yardım eden Segar, bir yandan da davul çalıyor, yerel tiyatro ve sinema topluluklarına müzikler yapıyordu.

Segar, karikatür çizmeye on sekiz yaşında başladı, bu konuda kendisini geliştirmek için mektupla öğrenim aldı. Kendisini geliştirmeye o kadar adamıştı ki, kısık bir lambanın ışında gece üçe kadar çizim yapıyordu.

Segar, daha sonra döneminin en önemli karikatür serilerinden birisi olan The Yellow Kid’in yaratıcısı olan Richard Felton ile tanışacağı Şikago’ya taşındı. Richard Felton aracılığı ile kadrosuna alındığı Chicago Herald gazetesinde, 12 Mart 1916 tarihinde ilk karikatürü yayınlandı.

Segar, ülkemizde Temel Reis olarak bilinen ünlü karikatürü Popeye’yi ilk olarak 19 Aralık 1919 tarihinde yayınladı. İlk yayınlandığı tarihte adı Thimble Theatre olan seride, Temel Reis karakteri bulunmamaktaydı. İlk olarak 1929 yılında, orjinal serinin çıkışından on yıl kadar sonra seriye eklenen Temel Reis, kısa sürede çok fazla ilgi görerek serinin ana karakteri olmayı başardı.

Popeye dışında, J. Wellington Wimpy ve Eugene the Jeep gibi unutulmaz pek çok karaktere imza atan Segar, uzun süren bir karaciğer hastalığı sonucunda, 13 Ekim 1938 tarihinde, 43 yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Vefatından sonra, Popeye karikatürleri asistanı Bud Sagendorf tarafından devam ettirildi.

National Cartoonist Society (Ulusal Çizgiromancılar Derneği), Elzie Segar Ödülleri adı altında, sanatçının anısına yıllık verilen ödüllerden oluşan bir tören düzenlemektedir. Arama motoru Google, 8 Aralık 2009 tarihinde, ünlü karikatüristin en sevilen karakteri Temel Reis’i açılış logosu yaparak Segar’ı onurlandırmıştır.

Celal Şengör

Dünyaca ünlü olan Türk jeoloji profesörü, yazar.

Ali Mehmet Celâl Şengör, 24 Mart 1955 tarihinde, İstanbul’da dünyaya geldi. 1973 yılında Robert Koleji’ni, 1978 yılında New York Eyalet Üniversitesi’ni başarıyla bitirdi ve jeolog ünvanını aldı. Aynı üniversitede, 1979 yılında master, 1982 yılında doktorasını tamamladı.

Doktorasını tamamladıktan sonra Türkiye’ye geri dönen Şengör, 1981 yılında, İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Bölümü’nde asistan olarak görev yapmaya başladı. 1986 yılında, İTU Maden Fakültesinde, Genel Jeoloji bölümünde doçent oldu.

Academia Europaena’ya 1990 yılında kabul edildi ve cemiyetin ilk Türk üyesi oldu. 1992 yılında, İTÜ’de Jeoloji Profesörlüğü’ne yükseldi, bir yıl sonrasında ise Türkiye Bilimler Akademisi’nin kuruculuğunda bulundu ve Tübitak Bilim Kurulu üyesi oldu.

Fransa, İngiltere, Avustarya ve A.B.D.’de misafir öğretim üyesi olarak çalışmalarda bulunan Şengör, A.B.D. Ulusal Bilimler Akedemisi’ne üye olan ilk Türk bilim-insanı oldu. Yapısal jeoloji ve tektonik alanlarında çalışmaları ile dünyaca ünlü olan Şengör, bu konularda 175 makale ve 6 bilimsel eser kaleme almıştır.

1997-1998 yılları arasında, Cumhuriyet Gazetesi’nde Zümrütten Akisler adı altında yazdığı deneme yazıları, Zümrütname adı altında kitaplaştırılmıştır. Şengör, ulusal ve uluslararası pek çok dergide editörlük ve yayın kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur.

Eserleri

Hasan Ali Yücel ve Türk Aydınlanması, TÜBİTAK Yayınları, 2001

Yaşamın Evrimi, İstanbul Teknik Üniversitesi Yayınları, 2004

99 Sayfada İstanbul Depremi, İş Bankası Kültür Yayınları, 2006

Deprem Kuşağı Deprem Nedir? Ne Değildir Çeviri: Celal Şengör, Doğan Kitapçılık, 2000

Zümrüt Ayna: Bilimsel Düşünce Üzerine Denemeler, Yapı Kredi Yayınları

Zümrütname, Yapı Kredi Yayınları

Aldığı Ödüler

[1984] Londra Jeoloji Cemiyeti, Başkanlık Ödülü

[1986] TÜBİTAK, Bilim Ödülü

[1988] Neuchâtel Üniversitesi Fen Fakültesi, Şeref Bilim Doktoru (Docteur ès sciences honoris causa)

[1991] Kültür Bakanlığı, Bilgi Çağı Ödülü

[1994] Fransız Fizik Cemiyeti ve École Normale Supérieure Vakfı, Rammal Madalyası

[1998] Collège de France Madalyası

[1999] Londra Jeoloji Cemiyeti, Bigsby Madalyası

Ahmet Cem Ersever

Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele birimi [JİTEM]’in kurucusu ve komutanı.

Ahmet Cem Ersever, 1950 yılında, Erzurum’da dünyaya geldi. Yüksek öğrenimini gerçekleştirmek üzere kayıt olduğu Ankara Basın Yayın Yüksek Okulu’nu bir yıl okuduktan sonra bıraktı ve 1969 yılında Harb Okulu’na kayıt oldu. 1972 yılında, bu okuldan başarıyla mezun oldu.

11 Aralık 1979 tarihinde, Jandarma Genel Komutanlığı tarafından, çeşitli illerdeki kaçakçılık olaylarını soruşturmak üzere görev aldı, 20 Şubat 1980 tarihinde ise, Trabzon’a, benzer bir görevle atandı. Bu zaman dilimi içerisinde, yüzbaşı rütbesi altında görev yapıyordu.

12 Eylül sonrasında, Güneydoğu’daki terör, kaçakçılık vb.. örgütlü eylemlerle mücadele etmek için kurulan Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Birimi [JİTEM]’i kurmakla görevlendirildi. Jitem, doğrudan Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı olarak çalışacak olan özel bir birimdi.

Ersever, Soner Yalçın ile beraber yaptığı röportajlarında, Mahmut Yıldırım ve faili mechul cinayetler hakkında bazı beyanlarda bulundu, bundan kısa bir süre sonra ise, Orgeneral Eşref Bitlis’in kuşkulu bir keşilde vefat etmesi nedeniyle otuz çalışma arkadaşıyla beraber görevinden istifa etti.

24 Ekim 1993 tarihinde, Soner Yalçın ile gerçekleştirdiği röportajlarla ilgili ifade vermek üzere gittiği Ankara’da kayboldu. 4 Kasım 1993 tarihinde, elleri arkadan bağlanmış ağzı bantlı kafasına iki el ateş edilmiş cesedi, Ankara Elmadağ ilçesi çıkışında bulundu. Yakın tarihler içerisinde sevgilisi Neval Boz ve itirafçı Murat Demir’in de cesetleri, Ankara’da bulundu. Kendisini öldürenlerin kimliği belirlenemedi.

Ersever’in avukatı Emin Emir tarafından, kendisi ile Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu arasında takın ilişkilerin olduğu belirtildi. Sağlığında, Üçgendeki Tezgah ve APO-PKK-Kürtler adlı kitapları yazmış olan Ersever’in adına, Soner Yalçın tarafından yazılmış olan Binbaşı Ersever'in İtirafları adlı bir eser de bulunmaktadır.